Küresel yönetişim ilk olarak “küresel” niteleyicisi olmadan 1980’li yılların sonlarından itibaren modern siyasi iktidarların nasıl el değiştirdiğini tanımlamaya ve açıklamaya çalışan kamu politikası olarak ortaya çıkmıştır. Geleneksel hiyerarşiye dayalı yönetim anlayışının ikamesi olarak düşünülen yeni yönetişim formları, teşvik edilmeye başlanmıştır. Böylelikle yönetişim, demokratik siyasal sistem içerisinde yurttaşların daha aktif politik öznelere dönüşmesinin imkanını yaratmıştır. Yönetişim ilkesinde otorite ve meşru gücün kaynağı, saltlıkla kamu otoritesinden (devlet) değil sivil toplumdan da neşet etmektedir. Nitekim yerel, bölgesel ve küresel ölçekte yönetişimin heryerdeliği ve kuşatıcılığı, yönetme erkinin tek başına devlet aygıtlarına indirgenmesini imkânsızlaştırmaktadır.
Bu noktada kamusal aktörler, uluslararası örgütler, sivil toplum kuruluşları ve ulusal insan hakları kurumları yönetişim düzeneğinde yerini almaktadır. Ulusal insan hakları kurumları, yerel ile uluslararası yönetişim arasındaki köprü vazifesinden ötürü insan haklarının yönetişiminde önemli bir kurumsal aktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak savaşlar, iç çatışmalar; ağır insani trajediler, yeni sömürge düzenleri; kültürel ve kimliksel parçalanmalar küresel yönetişim aktörlerinin kurumsal rollerinin sorgulanmasını da beraberinde getirmektedir. Ulusötesi sermayedarların ve daha çok elitist küresel hegemonların çıkarlarına hizmet etmeyi temel misyon edinen yeni yönetişim aktörlerinin kırılgan doğası, küresel adaletsizliğin giderek derinleşen bir krize dönüşmesine yol açmaktadır.
Küreselleşme İnsan Hakları Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Yönetişim Yönetişimsellik İlkesi
Prior to qualifying as “global”, global governance first emerged as a public policy that attempts to define and describe how modern political powers had changed hands since the late 1980s. Considered as a substitute for the traditional hierarchical management model, new forms of governance have begun to be promoted. Governance has enabled citizens to become more active political actors within the democratic political system. In the principle of governance, the source of authority and legitimate power arises from not only public authority, but also civil society. The ubiquity and pervasiveness of governance on a local, regional, and global scale make it impossible to confine governance power solely to state structures.
Public actors, international organizations, non-governmental organizations and national human rights institutions (NHRIs) attain their place on the governance system. NHRIs emerge as a key institutional actor in the governance of human rights. Wars, conflicts, massive human tragedies, neocolonial orders and cultural and identity fragmentation bring into question the institutional functions of global governance actors. The fragile nature of new governance actors, whose main mission is to serve the interests of transnational capitalists and mainly elitist global hegemons, has led the global injustice to turn into a gradually worsening crisis.
Globalization Human Rights National Human Rights Institutions Global Governance Principle of Governance
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2024 |
Gönderilme Tarihi | 8 Ağustos 2024 |
Kabul Tarihi | 7 Ekim 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 73 Sayı: 3 |