Tümel
önermenin modalitesinin zorunlu, dāʾimī ve diğer modalitelerden
hangisiyle nitelenebileceği hususu, İslam mantık literatüründe önemli bir
tartışma konusudur. Tartışma, İbn Sīnā’nın ortaya koyduğu modal mantık
sistemindeki tümel önermenin modalitesine dair karşı-iddia ile başlamıştır. İbn Sīnā’nın ortaya koyduğu karşı-iddia,
ilk kez Faḫruddīn er-Rāzī ile delil formunu kazanmıştır. Naṣīruddīn eṭ-Ṭūsī,
iddiayı er-Rāzī’den farklı şekilde delillendirmiş, el-Ḫūnecī ise karşı-iddiayı zikredip delilini ve
itirazını belirtmemiştir. İbn Sīnā karşı-iddiaya
karşı-örnek ile er-Rāzī de bölme ile itiraz etmiş, eṭ-Ṭūsī ise
itirazında ortaya koyduğu karşı-delilin
orta teriminin kaplamını genişletmiştir. İbn Sīnā ve er-Rāzī’nin itirazları,
tümel önermenin modalitesi için zorunlu
modalitesi dışındaki diğer modaliteleri mümkün
görürken, eṭ-Ṭūsī’nin itirazı karşı iddiayı kabul eder görünmektedir. Tümel
önermenin modalitesine dair karşı-iddialar,
bunların delilleri ve bunlara yönelik itirazlar, 18. yüzyıl Osmanlı bilim
havzasında Muḥammed el-Āmidī tarafından Refʿu’l-Ḥicāb ʿan
Cemīʿi’l-Muveccehāt isimli risalede yeniden gündeme getirilmiştir. Klasik
dönemde tartışılmış bir konuyu post-klasik döneme taşıması ve bir tercihte
bulunması nedeniyle oldukça kayda değer bir risaledir. Makalede, önce söz
konusu tartışmanın İslam mantık literatüründeki serencamı özetlenmiş, ardından
el-Āmidī’nin ilgili risalesi tahlil edilmiş ve farklı bir delil ortaya
konulmuş, son olarak da risalenin tenkitli Arapça metni sunulmuştur.
The
modality of universal proposition, i.e., whether it is necessary, permanent,
etc., is a matter of debate in the tradition of Islamic modal logic. The
discussion was brought out by Ibn Sīnā’s counter-claim to the modality of the
universal proposition for his own modal system. It was Fakhr al-Dīn al-Rāzī who
for the first time expressed the claim that “every universal proposition is
necessary or permanent” as two deductive arguments. Naṣīr al-Dīn al-Ṭūsī worded
the argument on the claim differently from al-Rāzī while Afḍal al-Dīn
al-Khūnajī mentioned the claim without specifying the argument and objection.
Ibn Sīnā argued two counter-examples in response to the claim. Al-Rāzī objected
to the claim by way of division whereas al-Ṭūsī expanded the extension of the
middle term of the counter-example presented in his objection. Although the
objections of Ibn Sīnā and al-Rāzī accept the possibility of the modalities
other than the necessary for the modality of the universal proposition, al-Ṭūsī’s
objection seems to accept the counter-claim. The counter-claims concerning the
modality of the universal proposition, the arguments, and their responses on
the discussion were revived in 18th century Ottoman milieu by Muḥammad
al-Āmidī in an epistle, which we have given the title Rafʿ al-Ḥijāb ʿan
Jamīʿ al-Muvajjahāt. Even just for the reason that the epistle carried the
discussion from classical Islamic thought into the post-classical Islamic
thought, it should be considered remarkable for modal logical studies. In this
article, first, the evolution of the discussion in the Islamic literature on
logic is summarized, and then, al-Āmidī’s epistle is analyzed and a different
argument is presented. Finally, we append a critical edition of the Arabic text
of the epistle.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | May 31, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 60 Issue: 1 |
AUIFD is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.