In our age of digitalisation, information has become power and personal data has gained importance in the digital environment with commercial activities carried out by processing personal data. This situation, on the other hand, has led individuals to think that they cannot control their personal data in the face of mass personal data processing, thus individuals have lost their trust in the digital market, and another right, which is brought to the agenda as the right to be forgotten beyond the right to protection of personal data, has been needed. This right, which was introduced by the European Union law first through case law and then through legislation, has also caused differences of opinion and differences in practice. Although there is no legislation on the right to be forgotten in Turkish law, it is seen that the right to be forgotten is frequently included in the case law in accordance with the course of the world. In this article, the historical development of the right to be forgotten, the place of the right to be forgotten in the European Union law, and then its reflections on Turkish law will be mentioned, and an overview of the right to be forgotten will be presented by including the opinions in the doctrine, the case law of the Court of Justice of the European Union the Constitutional Court and the Court of Cassation. This study is not an empirical study and no findings have been reached. As a result, it is concluded that the right to be forgotten is interpreted differently than it should be in Turkish jurisprudence and should be corrected by considering it on the basis of the right to protection of personal data.
Dijitalleşmenin son derece gelişim gösterdiği çağımızda bilgi güç hâline gelmiş, kişisel veriler işlenerek yürütülen ticari faaliyetlerle birlikte kişisel veriler dijital ortamda önem kazanmıştır. Bu durum ise, kitlesel kişisel veri işleme karşısında bireylerde kişisel verilerinin kontrollerini kendi ellerinde tutamadığı düşüncesine yol açmış, böylece bireyler dijital pazara güvenlerini kaybetmiş, kişisel verilerin korunması hakkının ötesinde unutulma hakkı olarak gündeme getirilen başka bir hakka ihtiyaç duyulmuştur. Avrupa Birliği hukukunun önce içtihat sonra yasama yoluyla kazandırdığı bu hak, fikir ayrılıklarına ve uygulama farklılıklarına da neden olmuştur. Türk hukukunda da unutulma hakkı ile ilgili bir mevzuat bulunmasa da dünyadaki seyrine uygun şekilde unutulma hakkına içtihatlarda sıkça yer verildiği görülmektedir. Bu makalede, unutulma hakkının ortaya çıkışına zemin hazırlayan tarihsel gelişiminden bahsedilerek, Avrupa Birliği hukukundaki yerine, sonrasında ise Türk hukukuna yansımalarına değinilecek, doktrindeki görüşler, Avrupa Birliği Adalet Divanı, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay içtihatlarına yer verilerek unutulma hakkına genel bir bakış sunulacaktır. Bu çalışma, ampirik bir çalışma olmayıp herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. Sonuç olarak, unutulma hakkının Türk içtihatlarında olması gerekenden farklı yorumlandığı ve kişisel verilerin korunması hakkı zemininde düşünülerek düzeltilmesi gerektiğine ulaşılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kişisel Veriler ve Gizlilik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Eylül 2023 |
Gönderilme Tarihi | 27 Şubat 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 23 Sayı: 3 |
Bu eser Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.