Bu çalışmada, Tunus’ta ve Mısır’da meydana gelen halk hareketlerinin nasıl oluştuğu ve nasıl şekillenebileceği konusu uluslararası sistem açısından analiz edilmektedir. Yapılan bu analiz temelde üç aksiyoma dayanmaktadır: Birincisi olayları ‘devrim’ olarak tanımlamanın mümkün olamayacağı, ikincisi mevcut uluslararası sistemin tek kutuplu olduğu ve üçüncüsü de bu tek kutuplu sistemin belirleyicisinin ABD olduğudur. Bu aksiyomlar doğrultusunda meseleye iki farklı boyuttan bakılmaktadır. Birinci boyutta olayların gelişim süreci ve seyri irdelenerek, olayların devrim olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği üzerinde durulmuştur. İkinci boyutta da olayların uluslararası sistemin mevcut yapısına, işleyişine ve bu sistemin en önemli güç odağı olan ABD’nin politikalarına uyumu veya aykırılığı araştırılmıştır. Sonuç olarak, belli başlı devrim teorilerinin ortaya koymuş olduğu kıstaslara göre olayların devrim olarak nitelenemeyeceği değerlendirilmektedir. Ayrıca, olayların ortaya çıkması ve gelişmesi hem uluslararası sistemin tek süper gücü durumundaki ABD’nin bölgesel ve küresel politikalarına hem de mevcut uluslararası sistemin yapısı ve işleyişine aykırı olmadığı sonucuna varılmıştır
This study attempts to analyze the arising and possible developments of the social movements in Tunisia and Egypt from the aspect of international system. This analysis is based upon three axioms. The first axiom is ‘the movements can not be defined as revolution’. The second axiom is ‘the international system is unipolar at the present time’. And the last one is, ‘the United States is the superpower of this unipolar international system’. In the light of these three axioms, the movements are examined from two different dimensions. As of the first dimension, by scrutinizing the arising process and the course of these movements, it is discussed whether the movements can be defined/categorized as revolution or not. It is researched that the compliance or contrast of these movements with the structure and mechanism of the international system and the foreign policy of the United States, as the second dimension. It is concluded that the movements can not be qualified as ‘revolution’ in terms of the criteria of the main revolution theories. And this study has reached a final conclusion that the arising process and the course of the movements are not against to the regional and global politics of the US as the single superpower and the existing structure and continuity of the international system
Other ID | JA47UT86KE |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2011 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 40 Issue: 2 |