Öz
Toplumsal normlara uyum; sapmanın kontrolü, yani sosyal kontrol mekanizmaları
çerçevesinde gerçekleşmektedir. Günümüzde bu mekanizmanın temel kaynaklarından biri tıp
alanı ve tıp bilgisi haline gelmiştir. Sosyal kontrolün tıbbileştirilmesi kapsamında tıbbileştirilen
alanlardan biri Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğudur (DEHB). Sağlık alanında uzman
kişiler dışındaki bireyler, farklı kanallar aracılığıyla tıbbi bilgiye erişmekte ve bu bilginin üretim
süreçlerine müdahil olmaktadır. Bu bilginin yeniden üretildiği alanlardan biri medyadır. Bu
çerçevede çalışma kapsamında, 1997-2020 yılları arasında Hürriyet Gazetesinin internet
sayfasında yer alan 135 DEHB haberi analiz edilmiştir. Başlıklar, yayın yılı ve haber kaynağı
temelinde gerçekleştirilen nicel analizde SPSS 25 programı; haber içerikleri ve içerik frekansları
temelinde gerçekleştirilen nitel ve nicel analizde ise MAXQDA 20 programı kullanılmıştır. DEHB
haberi sayısı, en fazla haberin yayınlandığı 2013 yılına kadar artış, sonrasında düşüş eğilimi
göstermiştir. Kaynak kullanımı açısından, haberlerin büyük çoğunluğu (%75,6) Türkiye, dış
kaynakların büyük çoğunluğu (%88,2) ise ABD kaynaklıdır. Haber başlığı ve genel içerikler
temelinde değerlendirildiğinde en fazla görülen kategori, DEHB’ye ve onun yaratabileceği
tehlikelere dikkat çeken ‘tehlike / uyarı / hastalık’ kategorisidir. Haber içeriklerinde DEHB, daha
çok biyomedikal bir perspektiften ele alınmaktadır. İçerik kategorilerinde en fazla tekrarlanan
kategorinin ‘risk’ olduğu görülmektedir. Risk Toplumu kuramı bağlamında değerlendirildiğinde,
bir hastalığın ‘öngörülebilir’ sonuçlarının öne çıkarılması kapsamında, riskin inşası söz konusu
olmaktadır. Haber içeriklerinde yer alan, hastalık konusunda bireylerin, ailelerin
suçlanmamasının gerekliliğine ilişkin ifadeler çerçevesinde ortaya çıkan, ‘hastalığın
onaylanması’ kategorisi ile birlikte değerlendirildiğinde, risk inşasının, sosyal kontrol
mekanizmasının bir parçası olduğu görülmektedir. Haberler aracılığıyla DEHB olan kişileri
bekleyen riskler tanımlanmakta, kişinin kendi durumundan dolayı suçlu olmadığı, teşhisi ve
tedaviyi yani ‘hasta rolünü’ kabul etmesinin zararın engellenmesi yolunda gerekli olduğu ortaya
konmaktadır. Bu çerçevede sosyal kontrol tıbbileştirilmektedir.