Batı dışı toplumlarda laik düşüncenin ve seküler eylemin gelişiminde çok sık başvurulan
bir örnek olarak Türkiye, laiklik ile İslam’ın karşılaştığı ilk coğrafya olması açısından manidardır.
Türk ulus kimliğinin inşasında, kamusal alanın yeniden örgütlenmesinde ve vatandaşlık
kimliğinin oluşumunda başat bir rol oynayan Türkiye laikliği anayasal düzlemde din ve devlet
işlerinin birbirinden ayrılması ve devletin tüm inançlara eşit mesafede konumlanması şeklinde
liberal, eşitlikçi ve çoğulcu bir Anglosakson laiklik tanımına sahiptir. Buna karşın özünde
bulunmamasına rağmen, kamusal alandaki uygulamalarında laikliğin, tek-tipleştirici, farklılıkları
tehlike olarak kodlayarak dışlayan, baskıcı ve militarist bir anlayışa bürünmesinin seküler eylem
olarak açıklanması daha yerinde olacaktır.İdeal olan laik düşünce ile pratikteki seküler eylem
arasındaki uyuşmazlık laikliğe karşı dindar kesimin tepkilerinin kamusal alanda giderek
güçlenmesinin önde gelen sebebi olmuştur. Laiklik tartışmaları günümüzde de sıcaklığını
koruyan bir konudur. Laiklik ve sekülerlik tanımlarındaki kavram kargaşası halen devam
etmektedir. Bu çalışma, bu konu etrafında yapılan tartışmalarda yaşanan kavram kargaşasına
ışık tutmayı, teorik tartışmalarla amaçlamaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Temmuz 2015 |
Gönderilme Tarihi | 31 Aralık 1899 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 3 Sayı: 7 |
Avrasyad''de yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Avrasyad''nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası