Abstract
Tonga dili kökenli “işaretlenmiş, belirlenmiş” anlamına gelen tabu, ilk defa İskoçyalı
kaptan James Cook tarafından 1777 yılında Okyanusya’daki Tonga adasında saptanmış, kültür
ve bilim literatürüne de bu şekilde geçmiştir. Bu terim, insan davranışlarıyla ilgili güçlü sosyal
yasak ve kısıtlamaları ifade eder. Tabuların ortaya çıkışında gelenekler, görenekler, mitler,
âdetler, örfler, inançlar, ahlâkî değerler, doğal afetler ve salgın hastalıklar vb. etkin rol oynar. Bu
sebeple tabu konusu üzerindeki çalışmalar, etnografik/kültürel antropoloji dilciliğin temelinde ele
alınmalıdır. İnsanlar, bazen konuştuğu konunun muhatabı rahatsız edebileceğini, acı veya utanç
getirebileceğini varsaydığında söylemeye çekinir ve bazı kelimeleri ya gizleyerek ya da
yumuşatarak ifade etmeye çalışır. Bu durumda örtmece/örtük anlatım/örtülü anlatım dediğimiz
terim devreye girer, kelimenin veya kavramın semantik yönü ve anlam alanı değiştirilmeye
çalışılır. Böylelikle muhataba adları doğrudan değil, dolaylı olarak söylenmiş olur. Dilin sosyopsikolojik boyutunda yer alan örtmece ölüm, cinsellik, din ve hastalık gibi toplum tarafından belli
ritüelleri ve yasakları olan olaylarda kendini sıklıkla gösterir.
Bu çalışmada, Kırım Tatar Türkçesinin söz varlığında hangi tür kavram ve kelimelerin
tabulaştığı, onların yerine ne tür örtmece kelimelerin kullanıldığı, bu kelimelerin ortaya çıkış
sebepleri, anlam ve yapısal vb. özellikleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca çalışmada millî, yerel,
geleneksel ve tarihsel boyutları olan tabu ve örtmece terimlerinin oluşum mantığı ve yollarına da
ayrıntılı olarak yer verilmiştir.