Öz
Divan şiiri geleneği tipler açısından zengin bir görünüm arz etmektedir. Âşık, maşuk,
rakip başta olmak üzere rind, zâhid, hâce, vâiz, sûfî, müddei, imam, nâsih gibi klişe
denilebilecek birçok tipe sahiptir. Şairin kendisini gerçek, samimi bir âşık, rind, ârif ve olgun
olarak tanımladığı gelenekte başta rakip olmak üzere pek çok tiple mücadele halinde olduğu
görülür. Bunlardan birisi de nâdândır. Cahil anlamına gelen nâdân sadece ilim bilmeyen değil
aslında aşkı, dünyayı, ahireti ya da yaratanı bilmeyendir. Hal böyleyken kendisinde başkalarını
tenkit etme hakkı gören ve sık sık eleştiren; tüm cahilliğine rağmen sevgilinin ilgisine, iltifatına
muhatap olabilen taraftır. Divan şiirinde pek çok manzumede, nasihat ve ikazlarda nâdânın yer
aldığı görülür. Kendisi ile çok vakit geçirilmemesi, dostluk edilmemesi ya da tartışmaya
girilmemesi gereken nâdân tüm kötü vasıflarına rağmen oldukça şanslıdır. Âşığın her işini
bozan felek nâdânın tüm işlerini dizmekte, yoluna koymaktadır. Feleğin desteğini ardına alan
nâdân da sevgili başta olmak üzere pek çok dünya nimetinin tadını çıkarmaktadır. Nâdân kötü
tarafta olan tiplerden biridir, aynı zamanda bu tiplerin taşıdığı bir özelliktir. Yani rakip, zâhid, sûfî
gibilerin bir sıfatı olarak da kullanılmaktadır. Çalışmada, belirtildiği üzere nâdân hem bir tip hem
de tiplerin bir vasfı olarak ele alınmış ve her iki durum da örneklerle izah edilmeye çalışılmıştır.