Bu makalede, Azerbaycan klasik edebiyatının önemli kollarından biri olan mersiye edebiyatı çerçevesinde, 19. yüzyılda kaleme alınan Kenzü’l-Mesâib adlı eser, toplumsal bellek ve kimlik inşası bağlamında incelenmektedir. Mirzâ Muhammed Taği Taciri Derbendî (Kumrî) tarafından yazılan bu divan, yalnızca bir ağıt veya dini metin değil; aynı zamanda tarihsel ve politik anlamlar taşıyan bir direniş söylemi olarak değerlendirilmektedir. Kumrî’nin, İran-Rusya savaşları sürecinde ve özellikle İran’ın mağlubiyetinin ardından Rus işgali altına giren Dağıstan bölgesinde yaşamış olması, eserin tematik derinliğini doğrudan etkilemiştir. Şair, Kerbelâ hadisesine yaptığı göndermeler aracılığıyla savaşın ve işgalin halk üzerindeki travmatik etkilerini, dini ve epik anlatım stratejileriyle harmanlayarak güçlü bir toplumsal mesaj üretmiştir.
Bu çalışmada, Kenzü’l-Mesâib’in yalnızca mersiye türünün klasik bir örneği değil, aynı zamanda cihat edebiyatının bir temsilcisi olarak nasıl işlev gördüğü analiz edilmektedir. Eserin sunduğu kavramsal çerçeve, direniş, şehadet, özgürlük ve adalet gibi temalar etrafında şekillenmekte ve bu sayede geniş bir coğrafyada –başta Azerbaycan olmak üzere, Horasan, Halacistan ve diğer İran Türk topluluklarında– kolektif hafızanın güçlenmesine katkı sağlamaktadır. Ayrıca bu değerli edebî eserde, sözlü kültürün yazılı edebiyata aktarımı ve bu inanç ile tarihsel olayın somut olmayan bir edebî miras olarak kayıt altına alınması söz konusudur. Zamana ve mekâna bağlı kalmaksızın, dönemin ötesine taşan bu eser, edebî ve kültürel hafızanın sürekliliğini sağlayan önemli bir kaynak niteliğindedir. Makale, divanın edebî, tarihsel ve sosyo-politik bağlamlarını bir arada değerlendirerek, eserin toplumsal kimlik ve bilinç oluşumuna nasıl hizmet ettiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Bu makalenin hazırlanmasındaki işbirliği ve yol göstericiliği için değerli hocam Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu'na teşekkür ederim.
This article examines the Kenzü’l-Mesâib, one of the most prominent 19th-century examples of Azerbaijani classical elegiac literature, in the context of collective memory and identity formation. Authored by Mirzâ Muhammad Taqi Tājirī Derbendī (pen name: Kumrī), the work is not merely a religious lament but also a historical and political discourse of resistance. Kumrī’s experience of living in the Russian-occupied Dagestan region during and after the Iran-Russia wars deeply influenced the thematic structure of the text. Through references to the Karbala tragedy, the poet transforms the collective trauma of war and occupation into a powerful narrative by interweaving religious and epic imagery.
This study analyzes how Kenzü’l-Mesâib functions not only as a classical elegy but also as a representative of jihād literature, reflecting the sociopolitical climate of its time. Themes such as resistance, martyrdom, justice, and freedom are central to the work, which gained widespread recognition among Turkic communities across Azerbaijan, Khorasan, and Halajistan. Furthermore, the work reflects the transmission of oral culture into written literature, preserving both belief systems and historical events as intangible literary heritage. Transcending temporal and geographical boundaries, this literary masterpiece contributes significantly to the continuity of cultural memory. The article aims to explore how Kumrī’s divan serves the reconstruction of collective memory and fosters awareness of religious and national identity within subjugated Muslim societies.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Turkish Folklore |
| Journal Section | Research Article |
| Authors | |
| Early Pub Date | September 12, 2025 |
| Publication Date | September 15, 2025 |
| Submission Date | February 27, 2023 |
| Published in Issue | Year 2025 Volume: 13 Issue: 44 |