Araştırmada Perkütan Koroner Girişim (PKG) yapılan hastalarda işlem öncesi dinletilen makam ve klasik müzik ile doğa seslerinin yaşam bulguları ve anksiyete üzerine etkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. Araştırma Kasım 2019 – Eylül 2020 tarihleri arasında gerekli izinler alınarak yapıldı. Araştırma ön test-son test, kontrol ruplu deneysel çalışma olarak planlandı. Araştırmanın evrenini araştırmanın yapıldığı tarihlerde hastanelerin kardiyoloji servislerinde yatan PKG yapılacak koroner kalp hastaları, örneklemi ise araştırma kriterlerine uygun ve araştırmaya katılmayı kabul eden hastalar oluşturdu. Araştırma 52 deney, 52 kontrol grubu olmak üzere toplam 104 hastayla yapıldı. Veriler “Anket Formu” ve “Durumluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği” kullanılarak toplandı. Verilerin analizi bilgisayar ortamında istatistiksel analizler yapılarak değerlendirildi. Deney grubu hastaların işlem öncesi ve işlem sonrası yaşam bulguları incelendiğinde solunum ve sıcaklık ortalamaları arasında anlamlı bir fark vardı (sırasıyla; p=,009; p=,003). Deney grubu hastaların işlem öncesi Durumluk Kaygı Ölçeği (DKÖ) puan ortalaması 62,2±4,0, işlem sonrası 59,2±3,8 olduğu ve deney grubunun işlem sonrası kaygılarının azaldığı saptandı (p=,000). Kontrol grubu hastaların işlem öncesi DKÖ puan ortalaması 62,7±3,1, işlem sonrası 61,1±4,3 olduğu ve aralarında anlamlı bir fark olmadığı bulundu (p=,051). Makam müziği ve doğa sesleri dinleyen hastaların işlem sonrası DKÖ puan ortalamalarının düştüğü ve kaygılarının azaldığı belirlendi (sırasıyla; p=,007; p=,000). Klasik müziğin işlem sonrası hastaların durumluk kaygı düzeylerini etkilemediği saptandı (p=,360). Müzik dinleyen deney grubunun işlem öncesi sürekli kaygı düzeyinin kontrol grubuna göre daha düşük olduğu belirlendi (p=,008). Müzik ve doğa sesleri PKG öncesi hastaların kaygısını azaltmıştır. Müzik ve doğa sesleri kalp hastaları için kullanılabilecek uygulanabilir, maliyeti olmayan, invaziv girişim gerektirmeyen etkin bir yöntemdir.
Araştırmada Perkütan Koroner Girişim (PKG) yapılan hastalarda işlem öncesi dinletilen makam ve klasik müzik ile doğa seslerinin yaşam bulguları ve anksiyete üzerine etkisini değerlendirmek amaçlanmıştır. Araştırma Kasım 2019 – Eylül 2020 tarihleri arasında gerekli izinler alınarak yapıldı. Araştırma ön test-son test, kontrol ruplu deneysel çalışma olarak planlandı. Araştırmanın evrenini araştırmanın yapıldığı tarihlerde hastanelerin kardiyoloji servislerinde yatan PKG yapılacak koroner kalp hastaları, örneklemi ise araştırma kriterlerine uygun ve araştırmaya katılmayı kabul eden hastalar oluşturdu. Araştırma 52 deney, 52 kontrol grubu olmak üzere toplam 104 hastayla yapıldı. Veriler “Anket Formu” ve “Durumluk ve Sürekli Kaygı Ölçeği” kullanılarak toplandı. Verilerin analizi bilgisayar ortamında istatistiksel analizler yapılarak değerlendirildi. Deney grubu hastaların işlem öncesi ve işlem sonrası yaşam bulguları incelendiğinde solunum ve sıcaklık ortalamaları arasında anlamlı bir fark vardı (sırasıyla; p=,009; p=,003). Deney grubu hastaların işlem öncesi Durumluk Kaygı Ölçeği (DKÖ) puan ortalaması 62,2±4,0, işlem sonrası 59,2±3,8 olduğu ve deney grubunun işlem sonrası kaygılarının azaldığı saptandı (p=,000). Kontrol grubu hastaların işlem öncesi DKÖ puan ortalaması 62,7±3,1, işlem sonrası 61,1±4,3 olduğu ve aralarında anlamlı bir fark olmadığı bulundu (p=,051). Makam müziği ve doğa sesleri dinleyen hastaların işlem sonrası DKÖ puan ortalamalarının düştüğü ve kaygılarının azaldığı belirlendi (sırasıyla; p=,007; p=,000). Klasik müziğin işlem sonrası hastaların durumluk kaygı düzeylerini etkilemediği saptandı (p=,360). Müzik dinleyen deney grubunun işlem öncesi sürekli kaygı düzeyinin kontrol grubuna göre daha düşük olduğu belirlendi (p=,008). Müzik ve doğa sesleri PKG öncesi hastaların kaygısını azaltmıştır. Müzik ve doğa sesleri kalp hastaları için kullanılabilecek uygulanabilir, maliyeti olmayan, invaziv girişim gerektirmeyen etkin bir yöntemdir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Health Care Administration |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2022 |
Submission Date | July 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 |