Bu makalede çağdaş İslam düşüncesinde kelâmi değişim ele alınacaktır. Klasik kelâm ilminin bilinen tartışma konularının önemini yitirdiği son iki asırda, Müslümanların Batı’ya karşı geri kalmışlığına çare bulmak amacıyla sürekli bir çabaya şahit olmaktayız. Bu çabanın pratik sonuçları bir yana kelâmi perspektifte yenilikler getirdiği şüphesizdir. Makalede söz konusu yenilikler gaye ve muhteva bakımından mercek altına alınacaktır. Anadolu, Hint Alt Kıtası, Orta Asyave Mısır’da merkezileşen çağdaş İslam düşüncesi ittihad-ı İslâm idealine yoğunlaşmıştır. Efgânî’nin fikrî temellerini attığı pan-İslamizm diğer muasır düşünürlerin de temellendirmek istediği bir ütopya niteliğindedir. Bunun dışında düşünürler dinî düşünceyi taklit zincirinden kurtarmak mezhep odaklı kelâm yerine güncel sorunları konu edinmişlerdir. Düşüncede rasyonelleşmeyi Batı’nın felsefe ve bilimde geldiği noktayla ilişkilendirmemek mümkün görünmemektedir. Seyyid Ahmed Han gibi bazı Müslüman düşünürlerin mucize, keramet, cin gibi konuları bilimle ilişkilendirme çabası da çağdaş İslam düşüncesinde görülen Batı etkisinin örneklerindendir. “Yeni İlm-i kelâm” olarak adlandırılan bu dönemde varlık meselelerinde eski çağ felsefesinden mülhem teoriler genellikle terk edilmiştir. Umumi manada kelâmi söylemi belirleyen âmil klasik kelâm ekollerinin sınırları ve pozisyonları değil, Kur’an, akıl, bilim ve çağdaş Batı felsefesidir. Mezhepçiliğin yerini tenkitçiliğin almış olması alimlerin kelâmı işlevselleştirme çabasına dahildir. Klasik kelâm meseleleri bu doğrultuda yeniden tartışılmış ve ümmetin problemlerine çözüm üretme gayreti dönemin mümeyyiz vasıfları arasında yer almıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 15 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 16 |