15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgali ile başlayan ve sonrasında Batı Anadolu’nun geneline yayılan Yunan işgali, işgal altında kalan sahalar için büyük bir tahribata neden olmuştur. On binlerce Türk-Müslüman toprağını terk ederek göçe mecbur olmuş ve henüz işgal edilmemiş sahalara göç etmiştir. Yunan Ordusunun işgal sırasında neden olduğu olaylar, İstanbul Hükümeti tarafından protesto edilince İtilaf Devletleri Yunan işgalinin İzmir ve çevresi ile sınırlı kalmasını kararlaştırmıştır. Bu maksatla İngiliz General Milne tarafından belirlenen bir hat içerisinde sınırlanan işgal sahası daha sonra gelişen siyasî olayların sonucunda Yunan Ordusunun Haziran 1920’de Milne Hattı’nı aşması ile sonuçlanmış, neticede Yunan işgali Batı Anadolu’nun tamamına yayılmıştır. Bu durumda çok daha büyük bir Müslüman nüfus göçe mecbur olmuş ve Anadolu’nun iç bölgelerine yönelen bir nüfus hareketliliği yaşanmıştır.
23 Nisan 1920’de Ankara’da “olağanüstü yetkilerle” kurulan TBMM ülke kaderine el koymuştur. Hükümet teşkilatı içerisinde yer alan gerek Dahiliye Vekaleti’ne bağlı Muhacirin Müdüriyet-i Umumiyesi gerekse Sıhhiye ve Muavenat-ı İçtimaiye Vekaleti muhacir ve mültecilerin sorunları ile ilgilenmişlerdir. Yunan işgal sahalarından Anadolu’nun iç bölgelerine göç eden Müslüman muhacir ve mültecilere söz konusu teşkilatlar tarafından iaşe ve yaşamlarını sürdürmeye yarayacak malzemenin yanı sıra tıbbî yardımda da bulunulmuştur. Hiç şüphesiz ki bu yardımlar, malî kaynakların yetersiz ve büyük oranda askerî harcamalar için seferber edildiği bir zamana denk gelmiştir. TBMM Hükümeti’nin mali açıdan yetersiz kaldığı noktada, İstanbul’un işgali üzerine teşkilatını Anadolu’nun geneline yayan ve Ankara Murahhaslığını oluşturan Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Müslüman muhacirlerin imdadına yetişmiştir. Hilal- Ahmer Cemiyeti’nin ülke geneline yayılmış teşkilatı ve halktan topladığı bağışlar sayesinde finanse ederek oluşturduğu heyetler, işgalden kaçan ve Batı Anadolu’nun neredeyse tamamına yayılan Müslüman nüfusa TBMM Hükümeti’ne oranla çok daha büyük çapta yardımda bulunmuştur. “Hilal-i Ahmer İmdat Heyetleri” olarak adlandırılan bu heyetler, muhacirlerin iaşe ve tıbbî ihtiyaçlarını sağlamanın yanında, gönderdikleri raporlarla Yunan işgalinin neden olduğu tahribatı da gözler önüne sermişlerdir.
Yunan işgalinin neden olduğu tahribat özellikle Sakarya Savaşı sonrasında İç Anadolu’da Sakarya vadisi etrafındaki köy ve yerleşmelerde yoğunlaşmıştır. Sonrasında ise bu tahribatın izlerini Yunan ordusunun İzmir’e doğru geri çekilme hattı üzerindeki kent ve kasabalarda sürmek mümkündür. Özellikle Büyük Taarruz’un başarıyla sonuçlandırılmasının ardından işgalden kurtarılan Batı Anadolu’daki şehir ve kasabaların uğradığı tahribatın tespiti, buralara yapılacak yardımların planlanması açısından oldukça önemlidir. Tahribatın tespiti, barış masasına oturulduğu zaman Yunan Hükümetinden talep edilecek savaş tazminatı noktasında kanıt teşkil edeceğinden, dış politika açısından da ayrıca önemlidir. Bu kapsamda Büyük Taarruz’un hemen sonrasında gerek TBMM’nin gerekse onun daveti ile çalışmalara iştirak eden Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin faaliyetleri Batı Anadolu’da Yunan işgalinden kurtarılan şehir ve kasabalar üzerinde yoğunlaşmıştır.
Bu çalışmada Büyük Taarruz sonrasında işgalden kurtarılan Balıkesir’deki Yunan tahribatının boyutları incelenecektir. İncelemede asıl olarak Sıhhiye ve Muavenat-ı İçtimaiye Vekaleti’ne bağlı olarak çalışmak üzere TBMM tarafından kurulan Muavenat-ı İçtimaiye Komisyonlarının ve Hilal-i Ahmer Cemiyeti’nin bölgeye göndermiş olduğu heyetlerinin hazırladıkları raporlara dayandırılmıştır. Özellikle Hilal-i Ahmer Cemiyeti’ne ait belgelerde Balıkesir ve çevresine ait yerleşim yerleri, nüfus bilgileri, tahrip edilen hane miktarı gibi önemli bilgilerin aktarılmış olması önemlidir. Bu çalışmada gerek Hilal-i Ahmer gerekse Muavenat-ı İçtimaiye Komisyonu verileri karşılaştırmalı bir şekilde ele alınmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | July 1, 2020 |
Submission Date | February 13, 2020 |
Acceptance Date | April 2, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 2 Issue: 20 |