19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun kapitalist dünya ekonomisine eklemlenmesi ve imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarının sonucu olarak üzüm üretimi ihracat odaklı bir gelişim sergilemiştir. Artan dış talebe paralel bir şekilde üzüm üretiminde ciddi artışlar yaşanmıştır. Fakat dış talebe bağlı olarak gelişen Osmanlı bağcılığı 1890’lara gelindiğinde ihracat olanaklarının daralması sonucu büyük krizlerle karşılaşacaktır. Bu ortamda, ürünlerini ihraç edemeyen üzüm üreticilerinin devlete başvurarak durumlarına çözüm getirmesi yönünde taleplerde bulunduklarını görmekteyiz. 1893-1894 yılları arasında yoğunlaştığı görülen üzüm üreticisi taleplerinin, 1908 sonrasında yeniden canlandığını tespit etmekteyiz. İkinci Meşrutiyet pek çok toplumsal hareketi canlandırdığı gibi ithal malların rekabeti karşısında tutunmakta zorlanan Osmanlı üreticilerini de harekete geçirmiştir. 1909 yılında kabul edilen İspirtolar Kanunu da aşağıdan gelen bu taleplerin devlet katında karşılık bulması açısından önem arz etmektedir. Söz konusu düzenleme uyarınca ispirto İthalatı sınırlanarak, yerli üzümlerin kullanımı teşvik edilmeye çalışılmıştır. İspirtolar Kanunu, bu özelliği ile milli iktisat anlayışının yansımasını bulduğu bir metindir. 1908 sonrası “milli” ürünlerin kullanılması ve ithal ürünlere boykot uygulanması çağrısı yapan hareketler milli iktisat düşüncesinin uyanışı ve toplumsal karşılık bulması açısından oldukça önemlidir. Kanun ile ilgili dikkati çeken diğer husus ise yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra tekrar meclis gündemine getirilmesi ve hükümetin talebi ile bu sefer uygulanmasının tehir edilmesidir. Bir kanunun kabul edilmesine rağmen yabancı devletlerin itirazları nedeniyle uygulanamaz hale gelmesi, bu devletlerden gelebilecek yaptırımlar karşısında hükümetin geri adım atması iktisadi bağımsızlık meselesinin Osmanlı Devleti açısından ne kadar büyük bir yara haline geldiğini çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Yabancı devletlerin itirazları sonucu gerçekleşen bu durum, Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisadi bağımlılığının siyasi bağımsızlığını da sekteye uğrattığını açık bir biçimde ortaya koymaktadır.
Grape production showed an export oriented development in the 19th century Ottoman Empire as a result of the incorporation into capitalist world economy and free trade agreements signed at that period. In parallel to rising foreign demand, grape production increased significantly. However, the Ottoman grapery experienced a crisis with the decrease of grape exportation by the 1890s. The grape growers who could not export their products applied to the authorities to solve their problems. It seems that the advent of the second constitutional era in 1908 gave a new stimulus to local Ottoman producers to express their demands. The Spirits Law of 1909 came into existence to meet the demands of grape growers. Therefore, the law is important in the context of state-producer relations in the Ottoman Empire. It aimed to promote the use of local grapes by limiting the importation of spirits. In this context, the Spirits Law of 1909 can be evaluated as a reflection of the national economy policy. The social movements which emerged after 1908 were important in the rise of national economy policy. These movements made propaganda for the use of “national” products and also called for the boycott of foreign imported products. However, the implementation of the Spirits Law of 1909 was postponed with the request of the Ottoman government after a while. The protests of foreign governments compelled the Ottoman government to pull back. It is understood that the Ottoman authorities could not bear the consequences of sanctions which would be imposed by foreign powers. In other words, the economic dependence of the Ottoman Empire also disrupted its political independence.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | January 1, 2021 |
Submission Date | November 13, 2020 |
Acceptance Date | December 11, 2020 |
Published in Issue | Year 2021 Issue: 21 |