Öz
Mu‘tezile açısından ismet, kulluk teorisinin bir parçasıdır. Buna göre; Allah kullarını sorumluluk üstlenebilecek her türlü donanımla teçhiz eder. Bu donanımların gereği olarak da onlara sorumluluk yükler. Donanımı eksik olanın ise bu ekolde sorumluluğunun olmadığı varsayılır. Peygamberlik, vahiy temelli epistemik donanımın bir bileşenidir. İslam teolojik geleneğinde bazı ekoller tarafından Allah’ı bilmenin aklen vacip olduğu varsayılsa bile, dini teklifin bir bütün olarak ancak vahiy ile tamamlanacağı, temel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Vahye konu olan mesajı muhataplara ulaştıran birey olarak peygamber, aynı zamanda dinin öngördüğü model öğreticidir. İnsana ulaştırılan mesajın Allah’a ait olduğu konusundaki tereddütler mucize üzerinden giderilmiş olsa bile, Allahtan gelen bu mesajın doğru biçiminin sergilendiği, tahrif edilmediği konusunda da insan güven içinde olmak istemiştir. Peygamberin ismeti, dinin peygambere itaat etmeyi emreden ayetleri ile dinî öğretinin sıhhati konusunda tereddüt içinde bulunan insanların giderilmeyi bekleyen şüphelerinin kesişim noktasıdır. Mu’tezile ismet teorisi bağlamında peygambere itaati anlamlı kılma gayesine ek olarak, dinin doğru biçiminin korunduğunu da eş zamanlı olarak ortaya koyma çabası güder.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2022 |
Gönderilme Tarihi | 27 Mart 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 9 Sayı: 1 |
BEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC ND) ile lisanslanmıştır