Türkiye doğu ve batı yönlü önemli enerji geçiş güzergâhlarının güvenliğinin sağlanması bakımından da kilit ülke pozisyonundadır. Fakat bu denli kritik önemde olan bir coğrafi bölgenin bu pozisyonundan dolayı ortaya çıkabilecek dezavantajlı yönleri de bulunmaktadır. Türkiye’nin içerisinde bulunduğu Orta Doğu, Kafkaslar, Balkanlar, Karadeniz, İran ve Akdeniz havzası ile çevrili olması ve bölgenin sorunlu yapısı nedeniyle bu bölgede ortaya çıkan sorunlardan birinci derecede etkilenen ülke olduğu söylenebilir. Bu çerçevede II. Dünya Savaşından sonra iki kutuplu dünya düzeni ve akabinde soğuk savaşın başlamasıyla birlikte Türkiye, İran ve Irak toprakları üzerinden SSCB’nin yapabileceği bir saldırı ihtimaline karşı savunmasız olan güney sınırlarını koruma endişesi içerisine girmiş ve bu anlamda bir ittifak arayışına girmiştir. Bu çerçevede ilk olarak Türkiye ile Pakistan arasındaki ikili bir antlaşma olarak ortaya çıkmaya başlayan paktın daha sonraki süreçte İngiltere, Irak ve İran’ın katılımıyla bir savunma ve güvenlik Paktına dönüştüğü görülmektedir. Bağdat paktı ile ilgili olarak pakta katılan ülkelerin her birinin ayrı ayrı amaçları olduğunu söylemekle beraber, kuruluş amacı komünizm ve Sovyetler Birliği tehlikesinin bertaraf edilmesi olarak açıklanabilir. Türkiye’nin Bağdat Paktından en önemli beklentisi SSCB ile varolan sınır hattının savunulması ve NATO ile kurmaya çalıştığı bağlarını kuvvetlendirmek olarak ifade edilebilir. Tüm bu beklentilerin yanında Türkiye, ABD’yi Ortadoğu’da daha fazla desteklemesi karşılığında askeri ve ekonomik destek beklentisi içerisindedir. Tüm bu beklentilere rağmen uluslararası ilişkiler literatüründe Bağdat Paktı kadar etkisi olmayan ve katılan taraflara çok ciddi zarar veren başka bir ittifak herhalde bulunmamaktadır. Pakt, sadece Türkiye açısından değil bölgede Batılı ülkelerin çıkarlarına da büyük bir hasar vermiştir. Arap ülkelerinin Sovyetler Birliğine yaklaşmasını hızlandırmış ve Sovyetlerin bölgeden uzak tutulmasını değil, tam tersi hızlı bir şekilde bölgeye yerleşmesini sağlamıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | October 25, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 5 Issue: 2 |
The publication rights of the articles accepted for publication and all kinds of copyrights in the published articles belong to the journal. No copyright is paid to the author.