Islamic scholars have developed different theories to reconcile between revelation knowledge of life (ḥayāt), questioning (suāl), punishment (ʿadhāb), and blessing (niʿma) in the grave and our necessary sense knowledge of the dead. Both are characteristics of the famous and widespread understanding of life in the grave. Even though many theologians, especially Ashʿārī, reported that Muʿtazila denied life in the grave, Muʿtazilite thinkers rejected these claims and insisted that they accepted. This research hypothesizes that the main reason for predication the view of its denial to Muʿtazila in general is kalām scholars` consideration that accepting the famous concept of life in the grave is impossible in terms of Muʿtazilite ontology.
This research aims to reveal Muʿtazila`s concept of life in the grave within the frame ontology using descriptive analysis and phenomenological methods. The study concludes that it is impossible to accept the famous concept of life by Muʿtazilite thinkers who postulate the following three ontological principles. First, there must exist life in a person for the existence of the perception of pain and pleasures and of meanings such as knowledge, power and will. Secondly, a person must have a specific structure (al-bunya al-makhṣūṣ) for the existence of life and the structure of the heart (bunya al-qalb) for the existence of knowledge and intellect. The third is that the obliged (mukallaf) consists of the body having a specific structure. Muʿtazilite thinkers have put forward an understanding of life in the grave, which is compatible with these ontological principles, by claiming that it will be experienced after the Doomsday.
Kalām Muʿtazila Ontological Principles Intellectual Possibility The Time of Life in the Grave.
İslâm âlimleri, kabir hayatının varlığı, kabirde lezzet ve acı duyulacağı ve orada sorgu-suâlin gerçekleşeceğine dair naslarda yer alan bilgileri, bu dünyada ölülere ilişkin duyu bilgilerimizle çelişmeyecek şekilde açıklamak üzere farklı teoriler geliştirmişlerdir. Konuyla ilgili tartışmaların merkezinde yer alan kabir hayatının iki önemli özelliği bulunmaktadır: i) ölümün ardından kıyametin kopmasına kadar geçen sürede yaşanması ve ii) bedensel yönünün de bulunması. Bu iki özelliğe sahip anlayışı, meşhur veya yaygın kabir hayatı anlayışı olarak isimlendirmek mümkündür. Başta Eş'ârî olmak üzere birçok kelâmcı Mu'tezile'nin kabir hayatını inkâr ettiklerini haber vermesine karşın Mu'tezilî âlimler, bu iddiaları reddetmiş ve kabir hayatını kabul ettiklerini vurgulamışlardır. Bu çalışmanın hipotezi şudur: Mu‘tezilenin kabir hayatını inkar ettiğini söyleyen alimlerin bu görüşü onlara nispet etmelerinin sebebi, meşhur anlamıyla kabir hayatının varlığını savunmanın Mu'tezilî ontoloji açısından imkânsız olduğunu düşünmeleridir.
Bu araştırmada betimsel analiz ve fenomenolojik yöntemler kullanılarak ontoloji alanındaki görüşleri çerçevesinde Mu'tezile'nin kabir hayatına yaklaşımlarının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda kabul ettikleri üç ontolojik ilkeyle birlikte çoğu Mu’tezilî düşünürün meşhur kabir hayatını kabul etmesinin imkânsız olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu ilkelerden birincisi, bir öznede acı ve lezzetlere ilişkin idrak ile bilgi, kudret ve irade gibi manaların varlığı için hayatın var olması gerektiğidir. İkincisi, bir mahalde hayatın varlığı için özel bir bünye; bilgi ve aklın varlığı için de kalbin özel bünyesinin bulunması gerektiğidir. Üçüncüsü ise mükellef varlığın, duyulur bünyeye sahip bedenden ibaret olduğu ilkesidir. Mu'tezilî âlimler, meşhur anlayıştan farklı olarak kabir hayatının kıyametin kopmasından sonra gerçekleşeceğini iddia ederek bu ontolojik ilkelerle uyumlu bir kabir hayatı tasavvuru ortaya koymaya çalışmışlardır.
Kelâm Mu Ontolojik İlkeler Aklî İmkân Kabir Hayatının Zamanı.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2023 |
Gönderilme Tarihi | 30 Kasım 2022 |
Kabul Tarihi | 19 Nisan 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 49 |