Öz
Taklid ıstılahta insanın doğru olduğunu düşünerek bir başkasını fiilinde veya görüşünde takip etmesidir. Dinde genel anlamda taklide karşı olumsuz bir bakış vardır. Fıkhî hükümlerde bu tutum biraz daha esnekken itikâdî hükümlerde daha katıdır. Bu açıdan kelâm geleneğinde mukallidin imanının sahih olup olmadığı meselesi önemli bir tartışma başlığı olmuştur. Müteahhir kelâm geleneğinin en önemli isimlerinden Sa‘düddîn et-Teftâzânî bu husus üzerinde en etraflıca duran ve ufuk açıcı yeni perspektifler sunan birisidir. İşte bu makalede mukallidin imanı meselesi Teftâzânî perspektifinden incelenmiştir. Teftâzânî insanların ekserisinin geçmişten bugüne inançlarını akademik deliller üzerine bina etmediklerinin ve buna yönelik de onların imanını sahih kabul etmeyen ve onları İslam dışı gören bir yaklaşımın kelâmî mezhepler ortaya çıkana kadar bulunmadığının farkındadır. Kelâmî mezheplerin ortaya çıkmasıyla bu meselede teorik düzlemde farklı yaklaşımlar olmuşsa da bu, teorik düzlemde kalmıştır. Ana akım İslam düşüncesi ve İslam toplumu mukallidin imanını sahih ve ahirette de kurtarıcı bir iman olduğunu benimsemiştir. Bu açıdan Teftâzanî toplumun kahir ekseriyetini oluşturan insanların imanını sahih olarak kabul edilmesine olanak sağlayacak bir yaklaşımın izini sürmüştür. Bunu da mukallidin imanını sahih görmeyenlerin görüşlerini mümkün mertebe mukallidin imanını sahih görecek şekilde yorumlama ve mukallidin tanımını daraltma tarzında iki farklı şekilde yapmıştır. Mukallidin tanımının daraltılmasıyla ise İslam toplumunu ekserisinin oluşturan insanların ahirette imanları sahih olsa da nazar ve istidlâli terk ettikleri için cezalandırılacaklarının söylenmesinin de önüne geçmiştir. Böylece de yaşanan durumu anlamlı kılmaya ve iddialı teorik çıkışları karşılıksız hale getirmeye çalışmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kelâm, Taklid, Mukallid, İstidlâl, Teftâzânî.
Abstract
Taqlid (imitate) in the dictionary means following someone else in their actions or opinions, thinking that they are correct. Religion generally has a negative view of imitation. This attitude is more flexible in jurisprudential rulings and more rigid in theological rulings. In this respect, the issue of whether the muqallid's faith is authentic or not has been an important topic of debate in the kalām tradition. Saʿd al-Dīn al-Taftāzānī, one of the most prominent figures of the late fourth period theological tradition, is the one who focuses on this issue most thoroughly and offers seminal new perspectives. In this article, the issue of the faith of the muqallid is analyzed from the perspective of al-Taftāzānī. Taftāzānī is aware of the fact that the majority of people did not base their beliefs on academic proofs from the past to the present and that an approach that did not accept their faith as authentic and considered them un-Islamic did not exist until the emergence of theological sects. With the emergence of theological sects, there were different approaches to this issue on the theoretical level, but this remained on the theoretical level. Mainstream Islamic thought and Islamic society have recognized the faith of the muqallid as authentic and saving faith in the hereafter. In this respect, al-Taftāzānī pursued an approach that would allow the faith of the overwhelming majority of the society to be accepted as authentic. He did this in two different ways: interpreting the views of those who do not consider the muqallid's faith to be authentic and narrowing the definition of the muqallid. By narrowing the definition of muqallidin, he also prevented the statement that people who make up the majority of the Islamic community will be punished in the hereafter for abandoning nazar and istidl al-'ilm, even if their faith is true. In this way, it has tried to make sense of the situation and render ambitious theoretical outputs meaningless.
Keywords: Kalām, Taqlid (imitate), Mukallıd (imitator), İstidlal (Bringing evidence)
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 24 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 14 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 2 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |