Bilginlerin çoğunluğu, algılanacak büyüklükteki bütün cisimlerin bir heyûlâsının (ilk madde) olması gerektiği konusunda fikir birliği etmişler, ancak bu heyûlânın ne olduğu hususunda ihtilaf etmişlerdir. [1] Parçalanmayan parça (el-cüz’ü lâ yetecezzâ) fikrini savunanlar, cisimleri meydana getiren maddenin parçalanmayan bu parçalar olduğunda müttefiktirler. [2] Cevherlerin ve cisimlerin hudûsunu savunanlar ise Yüce Allah’ın bu cevherleri yarattığı, onları bir araya getirdiği ve birleştirdiği; bu bir araya getirme ve birleştirmenin neticesinde ise büyük cisimlerin ortaya çıktığı hususunda ittifak etmişlerdir. [3] Bu parçaların kadîm olduğunu savunanlar ise [kendi aralarında] farklı fikirler ortaya koymuşlardır. [3a] Bunlardan bir kısmı, ezelden Allah’ın onları bir araya getirdiği vakte kadar bu parçaların birbirlerinden ayrı olarak boşlukta bulunduklarını ve âlemin bunlardan yaratıldığını söylemişlerdir. [3b] Bir kısmı ise, bunlar bir arada idiler, Allah onları ayırıp farklılaştırmış ve bir kısmını felek bir kısmını ise ateş, hava ve diğer şeyler kılmıştır. Yüce Allah’ın Kur’an’daki şu ifadesi de bunu bildirmektedir: “İnkâr edenler, gökler ve yer bitişik iken bizim onları ayırdığımızı…görmüyorlar mı?” [Enbiya:31]. Yine Tevrat’ın baş tarafındaki ifade de buna işaret etmektedir. Bu sebepledir ki, göklerin ve yerin terkip ve şekil sebebiyle muhdes, heyûlâ bakımından ise kadîm olduğunu savunan herkes bu görüşü tercih etmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 29 Haziran 2016 |
Gönderilme Tarihi | 1 Nisan 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 3 Sayı: 6 |