Kadınların
devlet işlerinde dolaylı ya da doğrudan yer alması, çeşitli zamanlarda ve
çeşitli coğrafyalarda sık karşılaşılan bir durumdur. İslamiyet’ten önceki Türk
Devletleri’nde ve İslamiyet sonrası Türk Devletleri’nde, çeşitli zamanlarda ve
şartlarda kadınların hükümdarla eşit haklara sahip olması, saltanat naibeliği
yapması, hükümdarı doğrudan temsil hakkına sahip olması ya da hükümdarın
kararlarını etkilemesi gibi pek çok şekilde yönetim geleneğine etkisinden
bahsedilebilir. Tarihsel süreç izlendiğinde, İslamiyet öncesi Türk
Devletleri’nde kadın hükümdarların varlığına da rastlanılabilmektedir.
Bütün
bunların yanında, saltanatın babadan oğula geçtiği Osmanlı Devleti’nde,
padişahın eşi konumundaki kadın, şehzadesini tahta taşımak, “Valide Sultan”
lakabını almak için türlü biçimlerde yönetimi etkileme kudretine de sahip
olmuştur. Devletin başına geçecek olan padişah namzetlerini yetiştirme
görevinin doğrudan kendilerinde olması, yaşı küçük olan padişahların
yönlendirilmeleri ve devlet yönetimini etkilemeleri konularında işlerini
kolaylaştırmıştır. İslamiyet’ten sonraki Türk Devletleri’nde, kadınların
doğrudan siyasi bir aktör olarak yönetimde yer almadıkları görülmektedir. Ancak
saray mensubu kadınlar, dolaylı olarak siyasi birer rol üstlenmişlerdir.
Bununla birlikte, hanedan mensubu kadınların, sosyal hayattaki yerleri,
hayır-hasenat işlerinde gösterdikleri çabalar da ayrıca incelenmesi gereken bir
konudur.
Bütün
bu bilgiler ışığında, Osmanlı Devleti’nde kadının yerinin belirlenmesi için,
İslamiyet öncesi Türk Devletleri’nden başlayarak katun olarak tanımlanan hatun,
Osmanlı Devleti’nde yönetimini etkileme gücüne sahip olan sultan, valide
sultan, haseki sultan gibi kavramlar incelenerek, yönetime nasıl ve ne kadar
etkilerinin olduğu anlatılmaya çalışılacaktır.
Bölüm | MAKALELER |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2017 |
Kabul Tarihi | 31 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 1 Sayı: 2 |