Abstract
ÖZET Onsekizinci yüzyıl, birbirine zıt Aydınlanmacı ve Romantik düflüncelerin karflı karflıya geldi¤i fliddetli
bir mücadeleye tanıklık etmifltir. Aydınlanma de¤erlerini savunanlar zihnin ve aklın duygulardan üstün
oldu¤unu öne sürmüfl, sanat ve mimari alanlarında ise ilerlemeci fikirlerinin somutlaflmıfl hali
saydıkları Antik Yunan ve Roma formlarını benimsemifllerdir. Öte yandan, Neo Klasisizmle iliflkili fikirlerden
hazzetmeyen, bilimdeki ve teknolojideki geliflmelerin insanı makinelefltirdi¤ini, duygulara verilen
önemi azalttı¤ını düflünen Romantikler ise Orta Ça¤’ın en önde gelen mimari üslubu olan Gotik’e yeniden
hayat vermeyi tercih etmifllerdir; çünkü bu tarzın huflu yaratan etkisinin “yüce” duygusuna yönelik
arayıflları için vazgeçilmez oldu¤unu düflünmektedirler. Mimarlıkta Gotik’in dirilifline efllik eden bir geliflme
ise, karanlıktan ve ölümden aldı¤ı haz ile ayırt edilen karanlık bir tür olarak Gotik romanın ortaya
çıkması ve kendisine gözde mekân olarak Orta Ça¤ mimarlı¤ının sa¤ kalabilmifl harabelerini ya da Gotiklefltirilmifl
do¤ayı seçmesidir. Bu iki akımın ifllev, savundukları de¤erler, do¤dukları co¤rafya ve bafllangıç
– sona erifl tarihleri arasında dikkate de¤er bir iliflki oldu¤u görülür.