En ilkel insan toplumlarında tanrı(ça)lar genellikle gökte düşünülmüş, kendi kavrayışları ve hayal güçleri ölçüsünde farklı toplumlar bu tanrılara farklı isimler ve fonksiyonlar yüklemiştir. Çok geçmeden oluşmaya başlayan ilk inanç sistemlerinde, gökyüzü ve doğa tanrıları insanların inanç dünyasında en önemli yerleri işgal etmeye başlamış, birçok faklı nedenle gökyüzünün kutsallığı düşüncesi Sümer, Babil, Hurri, Hitit ve Hellenler gibi ilk medeni toplumların mitolojik unsurlarında ve efsanelerinde yer bulmuştur. İlk örneklerini Sümer'de gördüğümüz gök tanrılarına ilişkin bu efsaneler ve inançlar, asırlarca süren toplumsal etkileşimler sonucunda bütün Yakın Doğu coğrafyasına yayılmıştır. Anu, Teşup ve Zeus gibi gök tanrıları bölge toplumlarının geliştirmiş olduğu pantheonlarda genellikle baş tanrılar olarak tapınım görmüşlerdir.
The gods was thought by ancient societies in the sky, different societies gave different names and functions to these gods according to their own insights and imagination. In the first belief systems that began to form very soon, the gods of the sky and nature began to occupy the most important places in the world of faith, and for many different reasons, the idea of the sacredness of the sky was found in the mythological elements and legends of the first civilised societies like Sumer, Babylonia, Hurrians and Hellenes. These myths and beliefs about the celestial gods, which first examples were seen in Sumerians, spread throughout the Near East geography as a result of centuries of social interactions. The gods such as Anu, Teshup and Zeus were worshiped as chief gods generally in the pantheons which were developed by the societies of the region.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 19 Mayıs 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 İstiklal Marşı 100. Yıl Armağan Sayısı |