For Michel Foucault, the governing of people is only possible through the “manifestation of truth” of the individuals or rulers, through an act or a ritual, whose nature and ways change according to the time and the society. His series of lectures, titled “On the Government of the Living”, begin with an example from the Roman Empire, namely Septimius Severus’ horoscope, which he had painted on the ceiling of his palace. In most cases concerning the Roman emperors, the manifestation of the truth, i.e. the manifestation of the truth of one’s existence, of the truth of the things that one realizes through his body and behaviour as a prerequisite of political power was possible through astrological knowledge, whereas in Classical Greek tragedy and politics, this is a result of secular research and investigation. Although Foucault devotes a considerable space to the latter, he does not discuss why the Greek and Roman practices differ or why, contrary to the practice in the Roman imperial period, horoscopes were not used as a manifestation of truth under the Roman Republic. He does, however, claim that the truth manifested in pagan antiquity, which was “outside” the individual, transformed into a concept of truth that resided “in” the individual, which must be revealed through baptism and confession, and that this new idea formed the basis of modern governmentality that we experience today. This article is an attempt to explain and expand upon Foucault’s ideas concerning this matter.
Michel Foucault’ya göre insanlar üzerinde iktidar kullanımın gerçekleşebilmesi, bireylerin ya da yöneticilerin hakikatlerinin farklı toplum ve dönemlerde çeşitli yollarla tezahürüne bağlıdır. Bu olmadan iktidarın işlemesi nerdeyse imkânsız gibidir. Foucault, Roma imparatoru Septimius Severus’un sarayının tavanına çizdirdiği horoskopunu buna bir örnek olarak seçmiştir. Hakikatin, daha doğrusu kişinin varlığının, bedeniyle yaptığı şeylerin veya davranış biçimlerinin hakikatinin tezahürü, birçok Roma imparatoru için astrolojik bilgi üzerinden gerçekleşirken, Klasik Hellen tragedyalarında ve siyasetinde bu süreç tek başına tanrısal ya da göksel bir yolla değil, fakat insanların belirli seküler araştırma ve soruşturma süreçleriyle ortaya çıkar. Klasik Hellenlerde iktidarın kullanımının ön şartı olan kanıt ve şahitliğin yerini Roma İmparatorluğu’nda kehanet alır. Foucault ne bu değişimin nasıl gerçekleştiği ne de neden Roma Cumhuriyeti’nde horoskopların benzer bir işleve sahip olmadığını açıklar. Ona göre, Hıristiyanlığa kadar insanların dışında bulunan ve ifşa edilmesi gereken hakikat, yeni dinle birlikte insanların içinde yer alan ve dışarı çıkarılması gereken bir şey hâline gelmiş ve bu da modern yönetimselliğin temelini oluşturmuştur. Bu makale düşünürün antikçağda hakikatin tezahürüyle ilgili fikirlerini açıklamayı ve gerekli yerlerde tamamlamayı amaçlamaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 5 |
The issue of the relevant year publishes a maximum of 25 articles, with article acceptance dates falling between 15th October and 1st May. As of October 2024, Cedrus will accept articles only in foreign languages.