Hegemonyanın kurulmasında rol oynayan unsurlar siyasi, askeri ve ekonomik olduğu kadar kültüreldir de. Bu fikirden yola çıktığımızda, çeşitli temsil dizgeleri ve bunların aktarımının önemi gözler önüne serilmektedir. Konuyu, en önemli temsil dizgelerinden biri olan dil bağlamında ele aldığımızda ise çeviri belli bir dilde yazılan kaynak metnin bir diğer dile aktarılarak, erek kültür dizgesinde kendisine bir yer edinmesi olarak düşünülmelidir. Edebiyat ve edebi çeviri de ağır ama emin adımlarla bir hegemonya kurmak ve bu hegemonyaya karşı çıkmak için en temel araçlardandır. Bu konuda alanda yazılan doktora tezinden hareketle kaleme alınan bu çalışmada, tezin üzerinden geçen on senede yaşanan kültürel, siyasi ve teknolojik gelişmeler ışığında İngilizce ve Anglo-Amerikan kültür ve Türkçe ve Türk kültürü çeviri açısından ele alınarak, özellikle John Fowles’un The French Lieutenant’s Woman [Fransız Teğmen’in Kadını], Jeanette Winterson’un Orange is Not the Only Fruit [Tek Meyve Portakal Değildir] ve Julian Barnes’ın England, England [İngiltere İngiltere’ye Karşı] eserlerinin çevirileri karşılaştırmalı olarak Venuti’nin çeviri stratejileri ve Gramsci’nin hegemonya kavramı çerçevesinde incelenmiştir. Eser seçimi ile başlayan dil hegemonyasının çevirmenlerin kullandığı çeviri stratejileri bağlamında kendisini ne şekilde gösterdiği üzerinde örnekler yardımıyla durulmuştur. Sonuç bölümünde ise İngilizcenin ve Anglo-Amerikan kültürün süregelen hegemonyasının çeviri yoluyla nasıl devam ettiği, zaman zaman da nasıl kırıldığı ve çevirmenlerce benimsenen ve yerlileştirme ve yabancılaştırma stratejilerinin bir arada kullanılmasına dayanan karma yöntemin bu duruma ne oranda katkı sağladığı sosyo-kültürel bağlamda tartışılmıştır.
kültürel hegemonya yerlileştirme yabancılaştırma Gramsci Venuti
The elements that play a role in establishing hegemony are political, military and economic as well as cultural. Language, which is one of the most important representation systems, is culturally important within the context of hegemony. Thus, translation is equally important in fostering or challenging hegemony. Within this context, literature and literary translation are the most basic tools for establishing hegemony and counter-hegemony. Based on a doctoral dissertation that adopts a cultural studies perspective on translation, this study focuses on the Anglo-American and Turkish cultures with particular attention to the Turkish translations of John Fowles's The French Lieutenant's Woman, Jeanette Winterson's Orange is Not the Only Fruit, and Julian Barnes's England, England. This study also pays attention to the cultural, political and technological developments of the last ten years that had elapsed since the thesis was written. To this end, using Venuti’s translation strategies and Gramsci’s concept of hegemony, the study reveals how hegemony unleashed through the power of language and culture, which would possibly start off with the selection of the source text, manifests itself in the translatorial strategies. In the conclusion part, the study addresses the nature of the prevalent hegemony of the Anglo-American culture and language exerted through translations, and the counter-hegemony created through translations. It is also revealed, within a socio-cultural context, that the translators adopt a hybrid strategy based on domestication and foreignization to counter the hegemonical nature of the Anglo-American culture.
cultural hegemony domestication foreignization Gramsci Venuti
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |