Sina Yarımadası, Asya ve Afrika’nın bağlantı noktası üzerindedir. Günümüzde Mısır ve İsrail arasında kalan bu yarımada bugün taşıdığı stratejik önemi geçmişte de taşımaktaydı. Geçmişte birçok büyük gücün sınırları içinde yer alsa da bölgede yaşayan kabilelerin varlığı kesintisiz olarak günümüze kadar devam etti. Osmanlı Devleti’nin ve bir dönem Mısır’ın yöneticileri bölgede etkin bir otorite kurmak için gayret gösterseler de kurulan otoriteler devamlılık göstermedi. Neticede günümüze kadar gelen ve yarımadanın değişik yerlerine dağılan kabileler yarımadanın esas sahipleri olmaya devam ettiler. Yarımada, Süveyş Kanalı’nın yapımıyla birlikte oldukça önemli hale geldi. Bölge oldukça kurak ve çöl iklimine sahip olmasına rağmen ticari ve askeri açıdan değer kazandı. Öneminden dolayı ve 1882’de Mısır’a İngilizlerin yerleşmesiyle birlikte kendi haline bırakılamayacak kadar önemli görülen bir yer olmaya başladı. Birçok askeri uzmanı bölgeye gönderecek olan İngilizler yarımada ve üzerinde yaşayan kabilelerle ilgili bilgisini arttırmak için uğraştı. Elde edilecek sonuçların bölgedeki İngiliz çıkarlarını korumak bakımından pratik sonuçları olacaktı. Bu sonuçlar ilk önce 1882 işgalinde ve ardından tahmin edilenden çok sonra I. Dünya Savaşı sırasında İngilizlere çok fayda sağladı. İngilizlerin bu faaliyetlerine karşı Osmanlı Devleti ise yarımada üzerinde son derece bulanık olan hâkimiyet alanını yeniden ele alarak karşılık verdi. Yoğun uğraşlar neticesinde kanala daha da yakın bir sınır çizmeyi başardı. Bu ise I. Dünya Savaşı’na kadar İngilizlerde sürekli bir endişenin olmasına sebebiyet verdi. Bu araştırma ile Sina Yarımadası’nın önemi ve üzerinde yaşayan kabileler hakkında bilgi verilmek istenmektedir. Bunun yanında İngiltere’nin yarımadaya bakışı karşısında Osmanlı Devleti’nin İngiliz varlığına yönelik aldığı tedbirler de araştırmanın kapsamı dâhilindedir
The Sinai Peninsula is located at the crossroads of Asia and Africa. The peninsula, between Egypt and Israel, has a strategically important role nowadays as it had in the past. The existence of tribes living in this area has continued uninterrupted up to now, though they have lived under the control of several great powers. Even though the rulers of the Ottoman State and Egypt, for a certain time, tried to establish an active authority in the region, the established authorities did not last long. Ultimately the tribes, which have reached to the present day and spread to various places across the peninsula, remained to be the real owners of the peninsula. The peninsula had an important position after the construction of the Suez Canal. Although the region has a dry and desert climate, it became important in terms of trade and the military. Due to its significance and with the settlement of the English in Egypt in 1882, it was considered as an important place not to be neglected. The English, who would send several military experts to the region, tried to accumulate information on the peninsula and tribes living on it. The gathered results would have a practical outcome for protecting English interests in the region. These results greatly benefited the English initially, during the invasion of 1882, and then, much later than expected, during WW1. The Ottoman State, in response to these activities of the English, reconsidered its highly vague dominance area. As a result of great efforts, the Ottomans succeeded in drawing a border close to the Canal. This situation led to a constant apprehension for the English until WW1. This study aims to demonstrate the importance of the peninsula and describe the tribes living on it. Moreover, against English consideration of the peninsula, measures taken by the Ottoman State for the existence of the English is also within the extent of this study
Other ID | JA69CH53VM |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2014 |
Submission Date | December 1, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 Volume: 14 Issue: 29 |