The issue of the attribution of actions to God (ḥalku ef'āli ibād/halku a'mālu al-ibād) has been dealt with many times as a topic in the Kalām literature. However, in all of these studies, the issue could not go beyond the framework of evaluating the approaches of the schools of Kalām. In contrast to the schools of Kalām, which have dealt with the issue as a matter of theology, this study aims to read the attribution of human actions to God on its own natural ground. In the article, the first meaning of the issue in the Qur'anic language and context is tried to be determined. The study claims that the attribution of some human actions to God is a unique style of Qur'anic language, but this style is often ignored. Throughout the study, this style is presented and the subject is analyzed within the framework of the most obvious example of this style, verse 17 of al-Anfāl. The context of the verse is the battle of Badr, in which Allah attributes to Himself the “throwing” of His Messenger and the “killing” of the Companions. The verse in question, which reads, “When you killed, you did not kill, Allah killed; when you threw, you did not throw, Allah threw,” is one of the verses used as a reference in the context of will and fate. In this study, the extent to which the context of the verse is compatible with the context of its occurrence and whether the interpretations of the verse are faithful to the context are analyzed. As a result of this examination, it is concluded that most of the sources of Tafsir are also partial to the current theological debates, and for this reason, most of the time, the sources of Tafsir do not conform to the parameters of the science of Tafsir. The meaning of the concept of tafsir is “the determination of the first meaning”. Therefore, tafsir must be established before tafsir. The meaning of the verse shaped by the schools of Kalām can be considered as tafsīr, but this meaning should not be claimed to be “exegesis”. Like every religious text, even every humanistic-literary text, the Qur'an has its own language and meaning pattern. In order to determine the correct meaning, this unique language of the Qur'an should be taken into consideration in addition to the observance of the extra-textual context, which is one of the parameters of exegesis. This language has a style that can sometimes be explained by eloquence, but often exceeds the limits of eloquence. The most basic characteristic of the Qur'anic language is that it has a God-centered (theocentric) narrative. This style is the biggest factor that prevents interpreting the verses with a purely literalist reading. In the Qur'anic style, the rules are in the power of the mutakallim. Therefore, sometimes a structure with the appearance of ihbār can actually fall within the boundaries of construction, and a structure with the appearance of construction can fall within the boundaries of ihbār. In this article, it is argued that the appearance of denunciation in the verse in question is actually a constructive structure that “reproaches” the believers, that is, the sentence “When you killed, you did not kill, Allah killed; when you threw, you did not throw, Allah threw” does not foretell an unknown situation. In the context of the verse, it is seen that some of the Companions after the victory at Badr disregarded the will and intuition of Allah on human actions. With this style in the verse, a situation that was known but forgotten or neglected in the joy of victory was reminded and the companions were warned. In the Arabic language, warning-warning sentences are in the category of construction. The study proposes an alternative reading of the verse, which is mostly interpreted against the backdrop of theological debates, centering on the Qur'anic style.
Fiillerin Allah’a isnadı (halku ef’âli ibâd/halku a’mâlu’l-ibâd) meselesi Kelâm literatürünün bir başlığı olarak birçok defa ele alınmıştır. Fakat bu çalışmaların hepsinde konu, Kelâm ekollerinin yaklaşımlarının değerlendirilmesi çerçevesini aşamamıştır. Konuyu itikâdî bir mesele veçhesiyle ele alan Kelâm ekollerinin zıddına bu çalışma, beşer fiillerinin Allah’a isnadını kendi doğal zemininde okuma amacını taşımaktadır. Makalede, meselenin Kur'ân dili ve bağlamı içindeki ilk anlamı tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma, beşere ait bazı fiillerin Allah’a isnat edilmesinin Kur’ân dilinin kendine has üslûbu olduğu, fakat bu üslûbun çoğu zaman göz ardı edildiği iddiasındadır. Çalışma boyunca bu üslûp ortaya konulmuş, konu, söz konusu üslûbun en bariz örneği olan Enfâl sûresi 17. Ayet çerçevesinde incelenmiştir. Ayetin nüzûl bağlamında Bedir savaşı yer almakta ve ayette Allah, Rasûlü’nün “atma”, ashabın ise “öldürme” fiillerini kendine izâfe etmektedir. “Öldürdüğünüzde siz öldürmediniz Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, Allah attı” meâlindeki söz konusu ayet, irade ve kader bağlamında referans olarak kullanılan ayetlerdendir. Bu çalışmada, ayetin kullanıldığı zemin ile nüzûl zemininin ne derece uyumlu olduğu ve ayet hakkında yapılan yorumlarda bağlama sadık kalınıp kalınmadığı irdelenmiştir. Bu irdeleme neticesinde Tefsir kaynaklarının pek çoğunun da mevcut Kelâmî tartışmalarda taraf olduğu, bu sebeple çoğu zaman Tefsir kaynaklarının da Tefsir ilminin parametrelerine aykırı yorumlarda bulunduğu tespit edilmiştir. Tefsir kavramının anlam alanı “ilk mananın tespiti”dir. Öyleyse te’vilden önce tefsir mutlaka ortaya konulmalıdır. Ayetin Kelâm ekollerinin elinde şekillenen manası te’vil olarak değerlendirilebilir, fakat bu mananın “tefsir” olduğu iddia edilmemelidir. Her dinî metnin, hatta her beşerî-edebî metnin olduğu gibi Kur'ân’ın da kendine has bir dili ve anlam örgüsü vardır. Doğru anlamın tespiti için tefsirin parametrelerinden biri olan metin dışı bağlama riâyete ilaveten Kur’ân’ın kendine has bu dili de dikkate alınmalıdır. Söz konusu bu dil bazen belağatla da izah edilebilen fakat çoğu zaman belağatın sınırlarını da aşan bir üslûba sahiptir. Kur'ân dilinin en temel vasfı Allah merkezli (teosentrik) bir anlatıma sahip olmasıdır. Bu üslûp, ayetleri salt lafızcı bir okumayla tefsir etmeyi engelleyen en büyük unsurdur. Kur’ân üslûbunda kurallar mütekellimin kudretindedir. Bundan dolayı kimi zaman ihbâr görünümlü bir yapı aslen inşânın, inşâ görünümlü bir yapı da ihbârın sınırlarına girebilmektedir. Makalede, söz konusu ayetteki ihbâr görünümünün aslen müminleri “itap” içerikli inşâî bir yapı olduğu iddia edilmiş yani “Öldürdüğünüzde siz öldürmediniz Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, Allah attı” cümlesinin bilinmeyen bir durumu haber vermediği söylenmiştir. Âyetin bağlamında Bedir zaferi sonrası sahabenin bazısının, insanın eylemleri üzerindeki Allah iradesi ve inâyetini göz ardı ettiği görülmektedir. Âyetteki bu üslûpla, bilinen, fakat gâlibiyet sevinciyle unutulan ya da ihmal edilen bir durum hatırlatılmış, ashap uyarılmıştır. Arap dilinde ikaz-uyarı cümleleri ise inşâ kategorisindedir. Çalışma, çoğunlukla kelâmî tartışmaların zemininde tefsir edilen âyet için Kur'ân üslûbunu merkeze alan alternatif bir okuma teklif etmektedir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Tafsir, Islamic Studies (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2024 |
Submission Date | July 22, 2024 |
Acceptance Date | December 4, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 28 Issue: 2 |
Cumhuriyet Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).