Bu makalede, râ harfinin tefhîm/kalın ve terkîk/ince okunmasına dair hususlar son dönem Osmanlı kurrâlarından Bursalı Süleyman Vehbi’nin (öl. 1334/1916) Risâle-i Râiyye adlı eseri ekseninde ele alınmıştır. Kur’ân harflerinin seslendiriliş biçimini ifade eden fonetik farklılıklar kıraat ilminin amelî/pratik boyutunu oluşturan en önemli unsurdur. Bu minvalde Kur’ân alfabesindeki harfler genel olarak, birbirinin zıddı olan tefhîm-terkîk sıfatlarından biriyle seslendirilmektedir. Bununla birlikte lâm ve râ harfleri bazen kalın bazen de ince okunmaktadır. Lâm harfinde aslolanın terkîkle telaffuz edilmesi olup bazı durumlarda tağlîzle/tefhîmle okunduğu hususunda ittifak edilmiştir. Fakat âlimler râ harfinin tefhîm veya terkîki konusunda ihtilaf etmişlerdir. Bazıları, aslı itibariyle râ harfinde tefhîm-terkîk özelliği bulunmayıp birtakım şartlar muvacehesinde bunlardan birisiyle okunduğunu söylerken; cumhur ise râ’da aslolan tefhîm olup bazı şartlar çerçevesinde terkîkle okunduğunu ileri sürmüştür. Husûsen Verş (öl. 197/812) rivâyeti ve Ezrak (öl. 240/854) tarikine göre râ harfinin tefhîm-terkîkle okunması gereken yerlerin tespiti kıraat tedrisatında zaptı en zor olan hususlardan addedilmiştir. Hâl böyle iken günümüze değin râ harfine dair kurrâ arasındaki ihtilafların tam anlamıyla açıklanıp vuzuha kavuşturulduğu -Süleyman Vehbi’nin risâlesi dışında- Türkçe bir eser kaleme alınmamıştır. Türkçe eserlerde râ’nın okunuşuna dair hususlar genelde Hafs (öl. 180/796) rivâyeti özelinde işlenmiş, Verş ve Ezrak’ın, râ harfini okuyuş keyfiyetlerine yönelik bilgilere yeterli ölçüde yer verilmemiştir. Bu bağlamda mezkûr boşluğun doldurulması, çalışmanın amaçlarından biridir. Makalenin Risâle-i Râiyye çerçevesinde ele alınmasının sebebi müellifin, Osmanlı’daki kıraat tedrisinde temel kaynak olarak kullanılan en-Neşr, İthâf, Zübdetü’l-irfân, Umdetü’l-hullân, el-Îtilâf, Bedâi‘u’l-burhân ve Mürşidü’t-talebe gibi eserlerin hemen hepsine müracaat edip konuyu sistematik bir şekilde ele alması ve yeri geldikçe mezkûr eserlerdeki hata ve eksikliklere değinmesidir. Makalede öncelikle müellifin hayatına yer verilmiş, ardından risâlede işlenen konular tavzih edilmiştir. Bu yapılırken müellifin verdiği bilgilerin aslî kaynaklardaki yeri ve râ’nın tefhîm-terkîk ile okunmasının illeti/sebebi tespit edilmeye çalışılmıştır. Ayrıca müellifin eser içerisinde hata ve eksikliklerine değindiği kaynakların ilgili yerleri tespit edilip hangi ibare ve ifadelerle tashih edilmesi gerektiğine işaret edilerek araştırmacılara kolaylık sağlanması amaçlanmıştır. Çalışma sonunda görülmüştür ki Ezrak, esreli râlar’ın terkîkinde ve kelime başlarındaki fethalı-zammeli râlar’ın tefhîminde diğer kurrâ ile müttefiktir. Ancak kelime ortasında-sonunda bulunan mansûb-meftûh râlar’ı “kelimenin aslından olan lâzımî kesreli harften sonra gelmesi”, “lâzımî kesreyle râ’nın arasında sakin bir hurûf-i isti‘lânın -hâ/خ hariç- bulunmaması” ve “râ’nın sakin yâ harfinden sonra gelmesi” durumunda sadece terkîkle; bu şartları taşımakla birlikte râ’nın tenvinli olması durumunda terkîk ve tefhîm olmak üzere iki vecihle; bu şartlardan birinin bulunmaması durumunda ise sadece tefhîmle okumuştur. Mazmûm ve merfû râlar’ı ise mansûb râlar için zikri geçen şartları taşımaları halinde Verş sadece terkîk, Ezrak ise terkîk ve tefhîm vechiyle okumuştur. Burada şunu ifade etmek gerekir ki kütüphanelerde özellikle Osmanlı dönemine ait pek çok kıraat eseri gün yüzüne çıkarılmayı beklemektedir. Söz konusu eserlerin ortaya çıkarılıp incelenmesi hem süreç içerisinde kıraat ilminin nasıl bir seyir izlediğinin tespiti hem de mezkûr eserlerin verilerinden istifade edilerek yeni çalışmaların ortaya konulması açısından önem arz etmektedir.
In this article, the issues related to the reading of the letter rā as tafhīm/thick and tarqīq/thin are discussed in the context of the Risāla al-Rāiyya of one of the last Ottoman qurrās, Süleyman Vehbi of Bursa (d. 1334/1916). Phonetic differences, which express the way the letters of the Qurʾān are vocalised, are the most important element that constitutes the practical dimension of the science of qirāat. In this respect, the letters in the Qurʾānic alphabet are generally vocalised with one of the opposite adjectives of tafhīm-tarqīq. However, the letters lām and rā are sometimes pronounced thick and sometimes thin. It is unanimous that what is essential in the letter lām is that it is pronounced with tarqīq and in some cases it is read with taḥlīz/tafhīm. However, the scholars have disagreed on whether the letter rā is pronounced with tafhīm or tarqīq. While some of them say that the letter rā does not have the feature of tafhīm-tarqīq in its original form and that it is pronounced with one of them under certain conditions; the majority (jumhūr), on the other hand, argues that what is essential in rā is tafhīm and that it is pronounced with tarqīq under certain conditions. In particular, according to the narration of Warsh (d. 197/812) and al-Azraq (d. 240/854), the determination of the places where the letter rā should be read with tafhīm-tarqīq has been considered one of the most difficult issues in the study of qirāat. Yet, up to the present day, there has not been a Turkish work -except for Suleyman Vehbi's treatise- in which the disagreements among the Quraysh regarding the letter rā have been fully explained and clarified. In Turkish works, the issues related to the reading of the letter rā are generally dealt within the narration of Hafs (d. 180/796), and information on the reading of the letter rā by Warsh and al-Azraq is not included to a sufficient extent. In this context, filling this gap is one of the aims of this study. The reason why the article is discussed within the framework of Risāla al-Rāiyya is that the author refers to almost all of the works such as al-Nashr, Ithāf, Zubdat al-irfān, Umdat al-hullān, al-Ītilāf, Bedā' al-burhān and Murshid al-talaba, which were used as the main sources in the study of qirāat in the Ottoman period, and deals with the subject in a systematic manner and mentions the errors and deficiencies in the aforementioned works when necessary. In this article, firstly, the author's life is given and then the subjects covered in the treatise are clarified. While doing this, the place of the information given by the author in the original sources and the reason for the recitation of the rā with tafhīm-tarqīq were tried to be determined. In addition, it is aimed to facilitate the researchers by identifying the relevant places of the sources in which the author mentioned errors and deficiencies in the work and pointing out which phrases and expressions should be corrected. At the end of the study, it is seen that al-Azraq is in agreement with other Quraysh in the composition of the rā with kasra and the exegesis of the rā with damma at the beginning of words. However, he only uses the mansūb-maftūh rās in the middle-end of the word with the tarqīq if "it comes after the essential fractional letter from the original of the word", "the absence of a calm hurūf al-isti'lān between the necessary fraction and rā, except for hā/خ" and "the rā comes after the calm letter yā"; If the rā is with a tanwīn although it has these conditions, he recited it in two ways as tarqīq and tafhīm, and if one of these conditions is not present, he recited it only with tafhīm. As for the madmūm and marfū rās, if they fulfil the conditions mentioned for the mansūb rās, Warsh read them only with tarqīq and al-Azraq read them with tarqīq and tafhīm. It should be noted here that many works of qirāat, especially from the Ottoman period, are waiting to be unearthed in libraries. The discovery and examination of these works is important both in terms of determining how the science of qirāat followed a course in the process and in terms of putting forward new studies by making use of the data of the aforementioned works.
Qiraat the letter Rā (ر) Risāla al-Rāiyya Süleyman Vehbi of Bursa Tafhīm Terkīk Versh Azraq
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Recitation of the Qur'an and Qiraat |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | December 15, 2024 |
Submission Date | July 29, 2024 |
Acceptance Date | October 22, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 28 Issue: 2 |
Cumhuriyet Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).