At the confluence of Turkic-Mongolian Shamanism and Anatolian Sufism during the late 13th and early 14th centuries, Baraq Baba emerged as a prominent Turkmen Sheikh reflecting this synthesis. While his real name remains unknown, various sources indicate that Baraq Baba was born in a village near Tokat, one of the centers of the Babaī movement. Drawn to the path of dervishhood at an early age, he embarked on a spiritual quest that led him to immerse himself in the Babaī milieu. During this journey, he became a disciple (murid) of Sari Saltuq, a distinguished Turkmen Sheikh of the time. This period of discipleship played a significant role in shaping Baraq Baba’s spiritual worldview and deepening his understanding of Sufism. Shortly after beginning his life as a dervish, Baraq Baba traveled extensively across Anatolia, establishing a broad sphere of influence and gaining considerable renown for his charismatic personality. His reputation eventually reached the Iran-based Ilkhanid, resulting to an invitation to the court of Ghazan Khan (1295-1304). Subjected to various tests by the ruler, Baraq Baba successfully overcome these challenges, earning Ghazan Khan’s respect and favor. Baraq Baba maintained his esteemed position during the reign of Sultan Öljeitü (1304-1316), serving in several diplomatic missions. One such mission took place in 706/1306 when Baraq Baba and his dervishes were part of a delegation sent to Damascus to meet with the Mamlūk Sultan al-Malik al-Nāsir. Similarly, in 707/1307, he was dispatched on another diplomatic mission to Gīlān, where he ultimately met his end through assassination. Baraq Baba and his disciples serve as one of the most striking examples of how Shamanism influenced heterodox Islām. Their attire, behaviors, and overall demeanor –particularly as observed during their arrival in Damascus– were meticulously recorded by contemporary Arab chroniclers, offering critical insights into their hybrid Islāmic and Shamanistic identity. According to these accounts, Baraq Baba and his disciples dressed uniformly, wearing horn-shaped felt caps on either side of their heads. They had shaved hair and beards but sported thick mustaches. Their garments were white, and they adorned their necks with small bells and necklaces made of painted knucklebones. Baraq Baba carried a long staff and a wooden sword, and it is noted that he danced to the rhythm of drums, accompanied by the eerie sounds of bells and bones. During these rituals, he would emit animal-like noises to achieve a state of ecstasy, displaying what could be described as epileptic or hysterical episodes. In such trances, he would mutter incomprehensible words akin to those uttered by dervishes during moments of ecstatic exaltation. In summary, Baraq Baba, characterized by distinct Shamanistic traits, can also be regarded as a meticulous Turkmen baba (spiritual leader) devoted to worship. This study aims to examine how Sheikh Baraq Baba, affiliated with the Haydariyya branch of the Qalandariyya conception, integrated rituals and symbols unique to Turkic-Mongolian Shamanism into an Islāmic framework within the context of the Anatolian Sufi tradition. This analysis draws upon primary sources from the period as well as contemporary scholarly works.
13. yüzyılın sonları ile 14. yüzyılın başlarında, Türk-Moğol Şamanizm’i ile Anadolu tasavvufunun kesişiminde yer alan Barak Baba, bu etkileşimi yansıtan önemli bir Türkmen şeyhi olarak öne çıkmıştır. Asıl ismi bilinmeyen Barak Baba, muhtelif kaynaklara göre Babaî harekâtının merkezlerinden biri sayılan Tokat yakınlarındaki bir köyde dünyaya gelmiştir. Erken yaşlarda dervişliğe merak sararak tasavvufî arayışa yönelmiş, bu arayışını Babaî çevresinde yoğunlaştırmış ve dönemin tanınmış Türkmen şeyhlerinden Sarı Saltuk’a mürit olmuştur. Müritlik süreci, onun manevî dünyasının şekillenmesinde ve tasavvufî anlayışının derinleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. Dervişliğe başladıktan hemen sonra neredeyse Anadolu’nun tamamını gezerek geniş bir nüfûz alanı oluşturan Barak Baba, renkli kişiliğiyle büyük bir şöhret kazanmıştır. Onun şöhreti, İran merkezli İlhanlı Devleti’ne kadar uzanmış ve bu durum devrin hükümdarı Gazan Han (1295-1304) tarafından saraya davet edilmesinde etkili olmuştur. Gazan Han tarafından çeşitli tecrübelere tâbi tutulan Barak Baba, bu süreci başarıyla neticelendirerek hükümdarın itibar ve takdirini kazanmıştır. İtibarını Sultan Ölceytü (1304-1316) döneminde de muhafaza eden Barak Baba, sultanın çeşitli diplomatik elçilik heyetlerinde yer almıştır. Bu bağlamda 706/1306 yılında dervişlerinin de katılımıyla oluşturulan bir heyetle Şam’a, Memlûk Sultanı el-Melik en-Nâsir’e gönderilmiştir. Yine aynı vazifeyle 707/1307 yılında Gîlân’a gönderilmiş, lakin burada katledilmiştir. Şamanizm’in heterodoks İslâm’a yansımasının en belirgin örneklerinden birini teşkil eden Barak Baba ve müritleri, Şamanist öğelerin etkisini taşıyan birer figür olarak, bilhassa Şam’a geldikleri sıradaki giyim tarzları, davranışları ve genel tavırları, dönemin Arap kaynaklarında ayrıntılı bir şekilde kaydedilmiştir. Mezkûr vaziyet, onların İslâmî ve Şamanistik kimliklerinin anlaşılmasında son derece önemli malumat sunmaktadır. Barak Baba ile müritlerinin aynı tarzda giyindikleri, başlarının her iki tarafında boynuz şeklinde keçe külahlar taşıdıkları, saç ve sakallarının kazınmış, ancak bıyıklarının gür olduğu aktarılmaktadır. Elbiselerinin beyaz renkte olduğu, boyunlarında ise küçük çanlar ve boyalı aşık kemiklerinden yapılmış kolyeler takıldığı nakledilmektedir. Uzun bir sopa ve tahta bir kılıç kullanan Barak Baba’nın, davulun ritmi eşliğinde raks ederken, ona çanların ve kemiklerin ürkütücü sesleri eşlik ettiği kaydedilmektedir. Ekstaziye ulaşmak için hayvan benzeri sesler çıkaran Barak Baba, trans hâlindeyken epileptik veya histerik bir durum sergileyerek dervişlerin ekstazi sırasında söylediklerine benzer, anlaşılmaz sözler mırıldanırdı. Kısaca, Şamanist özellikler taşıyan Barak Baba’yı, ibadet konusunda titiz davranan bir Türkmen babası olarak nitelendirmek mümkündür. Bu çalışma, Kalenderiyye anlayışının Haydariyye koluna mensup sûfîlerinden Şeyh Barak Baba’nın, Anadolu tasavvuf geleneği bağlamında Türk-Moğol Şamanizm’ine özgü ritüel ve sembolleri harmanlayarak İslâmî bir perspektifte nasıl yansıttığını, devrin ana kaynakları ve günümüz araştırma eserlerini esas alarak incelemeyi amaçlamaktadır.
Ortaçağ Tarihi Barak Baba Moğollar Şamanizm Tasavvuf Anadolu
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political and Civilization History of Islam, Sufism |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 15, 2025 |
Publication Date | June 15, 2025 |
Submission Date | January 24, 2025 |
Acceptance Date | May 22, 2025 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 29 Issue: 1 |
Cumhuriyet Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).