Hz. Peygamber zamanında, diğer dinî ilimler teşekkül
etmediği gibi, tasavvuf da tedvin edilmiş bir ilim olarak teşekkül etmemiştir.
Fakat tasavvuf, bir “zühd” hayatı olarak Hz. Peygamber’in yaşantısında
mevcuttur. Onun yaşantısı incelendiğinde, zühdle birlikte tasavvufun birçok
ilkesini de onun hayatında görmek mümkündür. Hz. Peygamber’in evindeki
eşyaların, “bir ihram, üzerinde deri yastık bulunan çıplak bir sedir, birkaç
avuç yulaf, bir seccade ve bir su tulumundan” oluşması, onun ne kadar sade ve
basit bir hayat yaşadığını göstermektedir. Devlet reisi olmasına ve
beytü’l-malın beşte biri kendisine ait olmasına rağmen evinde bir şey
bulunmamasının sebebi, eline geçen şeyleri ihtiyaç sahiplerine vermesidir.
Zühdün, “dünya metaını elde de gönülde de bulundurmamak” olarak tanımlanmasının
Hz. Peygamber’in bu davranışına dayandığını görmek mümkündür. Onun, üç gün üst
üste buğday ekmeği ile dahi karnını doyurmaması, çok az yemesi, az uyuması ve
gerektiği zaman konuşması; tasavvufta “riyazetin” temel prensiplerinden olan
“az yemek, az konuşmak ve az uyumak” olarak şekillenmiştir. Kullandığı ev
eşyaları ve yiyip içtiği şeyler, onun az ile yetindiğini yani kanaatkârlığını
göstermektedir. Hz. Peygamber’in yaşantı tarzı olan “kanaat”, tasavvufta önemli
bir makam olarak yer almaktadır. Peygamberlikten önce, her yılın bir ayını Hıra
mağarasında tefekkürle, zikirle geçirmesi ve ramazanın son on gününde itikâfa
girmesi, tasavvufta “halvet ve zikir” olarak ifade edilmektedir. Mescid-i
Aksâ’nın, gözünün önüne gelmesi ve müşriklere orası hakkında detaylı bilgi
vermesi, tasavvufta “keşf” hali olarak yer almaktadır. Başlangıçta zikredilen
bu tespitler, Hz. Peygamber’in yaşantısında zühdle birlikte birçok tasavvufî
unsurun da yer aldığını göstermektedir.
Journal Section | Articles |
---|---|
Authors | |
Publication Date | December 29, 2017 |
Submission Date | November 8, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 17 Issue: 2 |