Mehmet Akif’s criticisms of scholars (ulemâ) are mainly found in Safahat’s poems in his second book Süleymaniye Kürsüsünde and his fourth book Fatih Kürsüsünde. Looking at the general criticism of the word in the positive sense of the word also, it is possible to see that similar ones were voiced before his says. After the 16th century, when the madrasahs began to deteriorate in the Ottomans, scholars continued similar criticisms in the 19th century with the ideas they inherited from the scholars. These new literati who will criticize the corruption and rottenness of the bureaucrats of the ulema and the deputies, most of whom come from the ilmiye class, will be the New Ottomans such as Namık Kemal and Ziya Pasha. When we look at the criticisms on the pages of Hürriyet, it is not difficult to see that the New Ottomans benefited from western philosophers and thinkers, but they developed an understanding of criticism from the tradition they inherited from before. Mehmet Akif’s criticisms to scholars, representatives and bureaucrats follow a course on the line of criticism that the New Ottomans continued. The aim of the article is to show that Mehmet Akif’s criticism can be connected to a tradition line beyond imagination and bravery, rather than all the criticisms directed at scholars
Mehmet Akif’in ulemâya yönelik tenkitleri ağırlıklı olarak Safahat’ın ikinci kitabı Süleymaniye Kürsüsünde ve dördüncü kitabı Fatih Kürsüsünde şiirlerinde yer almaktadır. Kelimenin olumlu anlamıyla da eleştirilerinin geneline bakıldığında benzerlerinin kendisinden önce dile getirildiklerini görmek mümkündür. Osmanlılarda medreselerin bozulmaya başladığı 16. asırdan sonra ulemâ (âlimler), 19. yüzyılda da âlimlerden tevarüs ettikleri fikirleriyle üdebâ (edebiyatçılar) benzer eleştirileri devam ettirmişlerdir. Ulemâ ve önemli bir kısmı ilmiye sınıfından gelen vükelanın (vekiller) bürokratların bozulmuşluğunu, çürümüşlüğünü eleştirecek bu yeni edebiyatçılar Namık Kemal ve Ziya Paşa gibi Yeni Osmanlılar olacaktır. Hürriyet sayfalarındaki eleştirilerine bakıldığında Yeni Osmanlıların batılı filozof ve düşünürlerden yararlanmakla birlikte bundan önce tevarüs ettikleri gelenek içinden bir eleştiri anlayışı geliştirdiklerini görmek güç değildir. Mehmet Akif’in âlimlere, vekil ve bürokratlara yönelttiği tenkitler de Yeni Osmanlıların devam ettirdikleri eleştiri çizgisi üzerinde bir seyir takip etmektedir. Yazının amacı da Mehmet Akif’in âlimlere yönelttiği tüm eleştirilerden ziyade, eleştirisinin hayal ve hamasetten öte bir gelenek çizgisine bağlanabileceğini göstermektir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Articles |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 1 Mart 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2023 |
Gönderilme Tarihi | 21 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 32 (Dicle Üniversitesi'nin 50. Yılına Özel 50 Makale) |
Dicle University
Journal of Social Sciences Institute (DUSBED)