Bâtıl inançlar ve bunlara bağlı uygulamalar sahih bilgiye dayalı dinî hayatın en büyük düşmanıdırlar. Dinî hayatın hem dünya hem de âhiret hayatını ilgilendirdiğini düşündüğümüzde, sahih bilgiye dayalı inanç, ibadet, ahlâk ve hukuk kurallarının bâtıl inançlardan korunması çok hayatî bir önem arz etmektedir. Bu konunun çok geniş bir alanı kapsamış olmasından dolayı, sınırlandırılarak çalışılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Sahadaki din eğitimi hizmetlerinden anlaşılmıştır ki, hayatı zorlaştıran bâtıl inançların ve bunlara bağlı yanlış uygulamaların en yaygın örnekleri, kadınların özel dönemleri olan hayız ve nifasla ilgilidir. Biz de bu çalışmamızda bâtıl inançlardan kaynaklanan bilgilerin zihinleri işgal etmesini önlemek, dinî hayatın söz konusu kirli bilgilerle kuşatılıp ibâha alanının daraltılmasına, hayatın gereksiz bir şekilde zorlaştırılmasına ve haram sınırlarının ihlal edilmesine engel olmak için, kadınların özel dönemleriyle ilgili birincil kaynaklara dayalı sahih dinî bilgilerin ışığında meseleyi değerlendirip zihinleri berraklaştırmayı amaçladık. Bunun için öncelikle İslâm fıkhında hayız, nifas ve istihâze hallerinin nasıl değerlendirildiğini irdeleyip, bu bilgiler ışığında yerleşik bâtıl inanç ve uygulama örneklerini değerlendirdik.
Superstitious beliefs and associated practices pose significant obstacles to genuine religious life founded on authentic knowledge. When we contemplate the significance of religious life encompassing both worldly existence and the Hereafter, safeguarding religious beliefs, worship, morality, and legal principles rooted in authentic knowledge devoid of superstitions becomes imperative. However, given the breadth of this topic, we found it necessary to narrow our focus for the purpose of study. From religious education services provided in the field, it has become apparent that the most prevalent instances of superstitions and associated erroneous practices pertain to hayz and nifas. This study aimed to elucidate the subject matter by assessing it in accordance with authentic religious teachings regarding women’s specific periods. The objective was to counteract the dissemination of misinformation stemming from superstitious beliefs and to safeguard religious life from being influenced by such erroneous information. To achieve this objective, we initially analyzed the Islamic jurisprudential perspectives on hayz, nifas, and istihadha. Subsequently, we scrutinized prevalent superstitious beliefs and practices entrenched in folk traditions in light of this knowledge.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 24, 2024 |
Submission Date | November 21, 2023 |
Acceptance Date | June 5, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |