The transtextuality theory is based, to a certain extent, on the theory of Structuralism, which was conceived by Ferdinand de Saussure and formed the basis of twentieth-century linguistics, the formalist understanding represented significantly by Mikhail Bakhtin. The synchronic approach that Saussure put forward in language research has become a basis for text studies by Russian Formalists. Theorists who developed linguistic perspectives on literary readings came together around the “Moscow Linguistic Circle” and the “Society for the Study of Poetic Language” (Yücel 2008: 121) between 1915-1930. Among them, Bakhtin's analysis of Dostoyevsky's novels has been provided to theorize the concepts related to the concepts of polyphony, dialogy and dialogism becoming a basis in reading texts, and to form the basis of the intertextuality theory with Julia Kristeva. Gerard Genette, on the other hand, designed the concept of transtextuality and evaluated the “intertextuality” phenomenon among transtextual forms. The reader, who receives a certain text with a transtextual quality of reading experience, can identify each text in the base-text, which is not directly transmitted, depending on his own cultural and literary experience. In some cases, such patterned texts, to which the producer of the base-text is not exposed in any way, can only emerge in a single concurrent reading experience of the reader. A particular base-text can acquire different transtextual appearances as a result of transtextual reading experiences performed by a solitary reader in different processes. Intertextual or transtextual framed reading is in a state of transformation, depending significantly on the experience of reading. As a matter of fact, the intertextual writer, who is the producer of the base-text, produces the text in question as a result of his own reading experiences. Although Orhan Pamuk's novels have an aesthetic frame in terms of transtextual relations, they constitute a theoretical platform in terms of their transtextual appearances. When Pamuk's novels are handled with transtextuality case, it is understood that these transtextual relations constitute a certain intertextual meaning and point to the novel theory with a reading plan belonging to the novelist. Some forms of reference found in these relationships attract attention as some techniques that have not been named before. With this examination, it is aimed to reveal the functions of these techniques, which are called self-indication, self-quote and introspection, in terms of transtextual concerns.
Transtextuality Intertextuality Selfreferential-text Selfreferation Self-citation Internal-citation.
Metinsel-aşkınlık ilişkileri kuramı, belirli ölçüde Ferdinand de Saussure tarafından tasarlanarak yirminci yüzyıl dil biliminin temelini teşkil eden Yapısalcılık kuramına, önemli ölçüde Mihail Bahtin tarafından temsil edilen biçimci anlayışa dayanmaktadır. Saussure’ün dil araştırmalarında ortaya koyduğu eşsüremli yaklaşım, Rus Biçimcileri tarafından metin incelemelerinde bir dayanak hâlini almıştır. Yazınsal okumalar üzerine dil bilimine dayalı bakış açıları geliştirmiş olan kuramcılar, 1915-1930 yılları arasında Moskova Dilbilim Çevresi ile Şiirsel Dil Araştırmaları Derneği etrafında bir araya gelmişlerdir. Aralarından Bahtin’in Dostoyevski romanları üzerine gerçekleştirdiği inceleme, çokseslilik, söyleşim ve söyleşimcilik kavramlarının metin okumada bir dayanak hâlini almasıyla ilgili kavramların kuramlaşması ve Julia Kristeva ile Metinlerarasılık kuramının dayanaklarını oluşturması sağlanmıştır. Gerard Genette ise, Metinsel-aşkınlık kavramını tasarlayarak “metinlerarası” olgusunu metinsel-aşkınlık biçimleri arasında değerlendirmiştir. Belirli bir metni metinsel-aşkın nitelikli okuma tecrübesiyle alımlayan okur, ana-metindeki gönderimi doğrudan doğruya gerçekleştirilmiş olmayan her bir metni, kendi ekinsel ve yazınsal tecrübesine bağlı olarak tespit edebilmektedir. Kimi zaman, ana-metnin üreticisinin herhangi bir biçimde maruz kalmadığı bu türden örüntüsel metinler, yalnızca okurun tek bir eşsüremli okuma tecrübesinde ortaya çıkabilmektedir. Belirli bir ana-metin, tek bir okur tarafından farklı süreçlerde gerçekleştirilen metinsel-aşkın nitelikli okuma tecrübeleri neticesinde, farklı metinsel-aşkın görünümler kazanabilmektedir. Metinlerarası ya da metinsel-aşkın çerçeveli okuma, önemli ölçüde okurluk tecrübesine bağlı olarak dönüşüm hâlindedir. Nitekim ana-metnin üreticisi olan metinlerarası yazar da kendi okurluk tecrübeleri neticesinde söz konusu metni üretmektedir. Orhan Pamuk romanları, metinsel-aşkınlık ilişkileri bakımından estetik bir çerçeveye sahip olmakla birlikte metin-ötesi görünümleri bakımından kuramsal bir düzlem oluşturmaktadır. Pamuk’a ait romanlar metinsel-aşkınlık çerçeveleriyle ele alındığında söz konusu metin ötesi ilişkilerin belirli bir metinlerarası anlam oluşturmakla birlikte roman yazarına ait bir okuma haritasıyla roman kuramına işaret ettiği anlaşılmaktadır. Bu ilişkilerde tespit edilen bazı gönderim biçimleri, daha önce adlandırılmasına rastlanmamış bazı teknikler olarak dikkat çekmektedir. Bu incelemede özgöndergeleştirim, özalıntı ve içalıntı olarak adlandırılan söz konusu tekniklerin metin-ötesi ilgiler bakımından işlevlerinin ortaya konması amaçlanmaktadır.
Metinsel-Aşkınlık Metinlerarasılık Özgönderge-metin Özgöndergeleştirim Özalıntı İçalıntı
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Ekim 2021 |
Kabul Tarihi | 6 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 24 |
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayrıTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC-ND 4.0) ile lisanslanmıştır.