Varlığa nispetle anlam bedene nispetle ruh gibidir. Anlamsız varlık, ruhsuz beden gibi kadavradan ibarettir. Varlık ve hayat ancak anlamla değer ve güzellik kazanır. Tarih boyunca varlık ve hayata bir anlam ve gaye perspektifinden bakanlarla, bakmayanlar hep olagelmiştir. Özellikle teknolojinin sağladığı sınırsız fırsat ve imkânlar içinde adeta kendini kaybeden insanlık gittikçe metafizik alem ile ilişkisini kesmekte, varlık ve hayatın anlamı üzerinde tefekkürden uzaklaşmakta, üretim ve tüketim çarkı içinde adeta robotlaşmaktadır.
Öte yandan anlam kavramının manasını yitirdiği bir dünyada yaşadığımız aşikardır. Oysa ki varlık ve hayat anlamla değer kazanır. Anlamsızlık ise her şeyi değersizleştirir, manevi, ahlaki ve insani hayatı çürüterek, adaletin, merhametin, sevginin, paylaşmanın, fedakarlığın unutulduğu kaskatı ruhsuz bir iklim oluşturur.
Ele aldığımız problemin kaynağı varlık ve olaylara sadece beş duyu ve akıl penceresinden bakmak, vahyi devre dışı bırakmaktır. Vahyin ışığı olmadan gaye ve anlam problemini çözmek mümkün değildir. Varlığın başlangıcı, hayatın gaye ve anlamı, helal haram, günah sevap, özellikle de ölüm ve ölüm ötesi, cennet, cehennem vb. hususlar ancak ilahi mesajla kavranabilir. Pozitif ilimler varlık ve olayların oluş şeklini, sebep sonuç ilişkisini açıklar, nasıl sorusuna cevap verir fakat niçin sorusuna cevap veremez. Bu probleme nereden bakılırsa bakılsın ilim, hikmet ve kudret sahibi bir yaratıcı olmadan varlık ve hayatın anlam kazanması mümkün değildir.
Biz bu çalışmamızda varlık ve hayata dair özellikle filozoflara ait beşeri yaklaşımlara kısaca temas edecek ayrıca ilahi mesaj olan Kur’ân-ı Kerîm’in bu konudaki tespit ve değerlendirmelerini ele alacağız.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religion, Society and Culture Studies |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2022 |
Submission Date | October 31, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 6 Issue: 2 |