Stress, which develops as an adaptation to the fight-or-flight response during the perception of a noxious stimulus, stimulates a range of physiological responses that may be harmful under certain conditions (including the nervous, endocrine, and immune systems). Among these responses, hyperactivity of the hypothalamic-pituitary-adrenal axis is one of the most common neurobiological changes in depressed patients. Depression, especially during pregnancy, is an insidious public health problem that jeopardizes mental health. In cases where it is not taken seriously, cases leading to suicide may be encountered. Negative consequences of prenatal depression are seen not only in the mother but also in the child in the future. Pregnancy-related depression is usually due to multiple causes and is associated with many different physiological factors. Physiological shifts that occur during pregnancy cause changes in the maternal stress protection mechanism such as hypothalamic-pituitary-adrenal axis dysregulation and excessive secretion of cortisol. Excessive cortisol secretion, which is associated with the body's response to stress, is associated with depressive symptoms during pregnancy. Recent studies emphasize that certain dietary factors, especially dietary fibers, weaken the stress hormone. Dietary fiber taken into the body is digested by intestinal bacteria and ensures the release of short-chain fatty acids. These metabolites are thought to affect many different neurological functions, including the hypothalamus-pituitary-adrenal axis. This review article aims to determine the changes made by fiber consumption, which is thought to play a role in cortisol release.
Zararlı bir uyaranın algılanması sırasında savaş ya da kaç tepkisine bir adaptasyon olarak gelişen stres, bazı koşullar altında (sinir, endokrin ve bağışıklık sistemleri dahil) zararlı olabilecek bir dizi fizyolojik tepkiyi uyarır. Bu tepkiler arasında hipotalamus- hipofiz- adrenal aksının hiperaktivitesi, depresif hastalarda en yaygın görülen nörobiyolojik değişikliklerden biridir. Özellikle gebelikte depresyon, ruh sağlığını tehlikeye atan sinsi bir halk sağlığı sorunudur. Ciddiye alınmadığı durumlarda intihara kadar giden vakalar ile karşılaşılabilmektedir. Doğum öncesi depresyonun olumsuz sonuçları yalnız annede değil, ileri dönemde çocuk üzerinde de görülmektedir. Gebeliğe bağlı depresyon, genellikle birden çok sebebe bağlı olup birçok farklı fizyolojik etkenle ilişkilidir. Hamilelik sırasında ortaya çıkan fizyolojik kaymalar, maternal stres koruma mekanizmasında hipotalamus- hipofiz- adrenal aksı düzensizliği ve kortizolün aşırı salgılanması gibi değişikliklerin oluşmasına sebep olur. Vücudun strese gösterdiği tepkiyle ilişkili olan aşırı kortizol salınımı, gebelik süresince görülen depresif belirtilerle ilişkilidir. Yakın zamanda yapılan çalışmalar belirli diyet etkenlerinin özellikle diyet liflerinin, stres hormonunu zayıflattığını vurgulamaktadır. Vücuda alınan diyet lifi, bağırsak bakterileri vasıtasıyla sindirilir ve kısa zincirli yağ asitlerinin ortaya çıkarılmasını sağlar. Söz konusu metabolitlerin hipotalamus- hipofiz- adrenal aksı başta olmak üzere pek çok değişik nörolojik fonksiyonu etkilediği düşünülmektedir. Bu derleme makale, kortizol salınımnda rol oynadığı düşünülen lif tüketiminin yaptığı değişiklikleri belirlemeyi hedeflemektedir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Health Services and Systems (Other) |
Journal Section | Review |
Authors | |
Early Pub Date | March 29, 2024 |
Publication Date | April 5, 2024 |
Submission Date | March 9, 2022 |
Acceptance Date | January 17, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 7 Issue: 1 |
Content of this journal is licensed under a Creative Commons Attribution NonCommercial 4.0 International License