Avrupa Birliği ülkelerindeki demokratik siyasal sistemler radikal sağın tehlikesinde mi? Neoliberal iktisadi hegemonyanın 2008’de getirdiği küresel finans krizinden sonra Birlik ülkelerindeki radikal sağ partilerin ırkçı ve otoritarist söylemlerini daha keskin ve popülist bir retorikle siyasi kampanyalarına dahil etmeleri ve seçmen kitlelerini genişletmelerinden sonra bu soru, Avrupa’daki akademik ve siyasi çevrelerde daha fazla gündem olmaya başlamıştır. Popülist radikal sağ partilerin Avrupa’da artan kitleselliğinin seçimlerde başarı getirmesiyle bu paragrafın başındaki soru, demokrat kesimler tarafından giderek daha fazla kaygı ile sorulmaya başlamıştır. 2017’de Fransa’da Ulusal Cephe’nin (FN) başkanlık yarışında finale kalacak kadar siyasal sistemde güçlü bir aktör haline gelmesi ve Almanya’da federal seçim sonrası Alternative für Deutschland’ın (AfD) seçim barajını aşarak halk meclisi Bundestag’a milletvekili çıkarması; Avrupa demokrasisinin gidişatı bakımından siyaset bilimsel olarak incelenmesi gereken gelişmeler olarak önümüzde durmaktadır. Almanya’da AfD seçimlerdeki hedefini elde ederken Fransa’daki seçim sonuçları her ne kadar FN’in aleyhine gibi gözükse de aslında her iki seçim, Avrupa’daki popülist sağın artan seçim gücünü daha aleni bir olgu olarak ortaya koymaktadır.
Bu çalışma ise AfD ve FN’in parti programlarını ve seçim öncesi ve sonrasında verdikleri demeçleri esas alarak her iki partinin ırkçılık, otoritarist iç politika, ekonomik milliyetçilik ve militarist dış politikayı benimsemekte ortaklaştığını; ancak seçimlerde aldığı sonuçlara bağlı olarak seçim öncesi ve sonrasındaki söylem stratejilerini değiştirdiğini iddia etmektedir. Bu çalışmanın metodolojisinde hem içerik analizi hem de söylem analizi kullanılmıştır. AfD ve FN’in parti programlarının yanı sıra her iki partinin seçimlerden bir ay öncesinde ve bir ay sonrasında televizyonlara verdiği demeçler incelenmiştir. Parti programlarının incelenmesinde Gemenis’in (2013) öne sürdüğü Comparative Manifesto Project (CMP) içerik analizi metodu olarak kullanılmıştır; çünkü CMP modeli, parti programlarında belirtilen siyasi gündemleri dikkat çekiciliklerine göre kategorileştirmeye ve sınıflandırmaya odaklanmaktadır (Gemenis, 2013). Her iki partinin televizyon demeçleri ise söylem analizi metotlarıyla incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi, Göç, Etnisite ve Çok Kültürlülük Sosyolojisi, Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mayıs 2021 |
Gönderilme Tarihi | 15 Nisan 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Sayı: 8 |