Siyaset felsefesi tarihinde adalet, Antik dönemden itibaren çok sayıda felsefi yorumun konusu olmuştur. Modern toplumsal-siyasal yapının analizi ve ussal kurgusu olarak sözleşme teorilerinde bireysel hakların ve ortak çıkarların uzlaşımı problemi, bir adalet problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu anlamda, siyaset felsefesi geleneğinde genel olarak iki temel yaklaşım söz konusudur. Bireysel hakları ve tikel çıkarları temele alan burjuva-liberal anlayış(Locke ve Kant) ve toplumsal hakları ve ortak çıkarı gözeten cumhuriyetçi anlayış (Rousseau), Çağdaş felsefede, Rawls'ın hakkaniyet olarak adalet anlayışı, her iki anlayışın uzlaşımını yapmaya çalışan, sosyal-adaletçi liberal bir yaklaşımı ve normatif bir çözümlemeyi ifade etmektedir. Buna karşılık, yine her iki anlayışı -liberal ve cumhuriyetçi- uzlaştırma çabası olan Habermas'ın dayanışmacı adalet anlayışı bağlamsalcı bir yaklaşımı ortaya koymaya çalışır. Bu çalışmada, öncelikle adalet kavramı üzerine felsefi ve tarihsel olarak ortaya konulan bazı temel yaklaşımlar üzerinde durulmaktadır. Daha sonra ise, Rawls ve Habermas'ın adalet anlayışları ele alınmaktadır. Son olarak her iki yaklaşıma yönelik eleştirel bir değerlendirme yapılmaktadır.
Toplumsal sözleşme tikel çıkar ortak yarar hakkaniyet olarak adalet dayanışma olarak adalet
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Philosophy |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 15, 2017 |
Submission Date | November 18, 2016 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 65 |
Philosophy World is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.