There have been many incidents that have shaken confidence in the belief in human intelligence and moral progress in the twentieth century. Violence committed in the name of revolution in the Soviet Union and China, genocide against Jews, treatment of Americans against the Vietnamese people, massacres against Muslims in Sarajevo, experiences in Rwanda are the first that comes to mind of the large scaled cruelties in the twentieth century. Throughout the history of humanity, wars and massacres have been made and various tortures and cruelties have been exposed. However, the developments in technology have brought a different feature to this century. Due to technical possibilities, a decision made by a few people has become as effective as to cause millions of people to die. There also have been improvements in the bureaucratic structure. In this way, the evil has organized and institutionalized structure. Hannah Arendt names this devastating evil which has not been seen throughout the history of mankind as “Banality of evil” based on Nazi Germany. With this concept, he wanted to express that people who do incomprehensibly evil are not demons or monsters but they are normal people. The history massacres of the twentieth-century shows that it is not hard to encourage ordinary people to take monstrous actions. Another fact that this history shows is that some people do not give an inch monstrously actions even at the risk of their lives. Why some people commit these crimes and others do not get involved in crime is an important question from the point of moral philosophy. This question requires to discuss both banality of evil and propensity to obey and also the role and importance of mind and emotions in moral life.The answer to this question will play an important role in a safer world.
Yirminci yüzyılda insan aklına ve ahlaki ilerleme inancına duyulan güveni sarsacak pek çok olay yaşanmıştır. Sovyetler Birliği’nde ve Çin’de devrim adına uygulanan şiddet, Yahudilere uygulanan soykırım, Amerikalıların Vietnamlılara karşı sergilediği muamele, Saraybosna’da Müslümanlara karşı gerçekleştirilen katliamlar, Ruanda’da yaşananlar yirminci yüzyılda gerçekleştirilen geniş çaplı zalimliklerin ilk akla gelenleridir. İnsanlık tarihi boyunca savaşlar ve katliamlar yapılmış, türlü işkenceler ve zalimlikler sergilenmiştir. Ancak teknolojide yaşanan gelişmeler bu yüzyıla farklı bir özellik kazandırmıştır. Teknik imkânlar sayesinde artık birkaç kişinin verdiği bir karar, milyonlarca insanın ölmesine yol açacak kadar etkili hale gelmiştir. Bürokratik yapıda da gelişmeler olmuştur. Bu sayede kötülük organize ve kurumsal bir yapıya kavuşmuştur. Hannah Arendt, kötülüğün insanlık tarihi boyunca görülmemiş bu tahripkârlığını Nazi Almanya’sından hareketle “kötülüğün sıradanlığı” kavramı ile adlandırmıştır. O, bu kavramla akıl almaz kötülükler işleyen insanların birer şeytan veya canavar olmayıp normal insanlar olduklarını ifade etmek istemiştir. Yirminci yüzyıl katliamlar tarihi, sıradan insanları canavarca eylemlerde bulunmaya teşvik etmenin hiç de zor olmadığını göstermektedir. Bu tarihin gösterdiği bir diğer gerçek ise bazı insanların hayatları pahasına da olsa canavarca eylemlere yanaşmadığıdır. Niçin bazı insanların bu suçları işleyip, diğerlerinin bu suçlara karışmadığı ahlak felsefesi açısından önemli bir sorudur. Bu soru, hem kötülüğün sıradanlığı ve itaat eğilimini hem de aklın ve duyguların ahlak hayatındaki yeri ve önemini tartışmayı gerektirmektedir. Bu tartışmalarla ortaya çıkacak yanıt, daha güvenli bir dünyanın inşasında önemli bir rol oynayacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | May 1, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 23 |
Starting from 2024, our journal will be published in 3 issues as two regular and one special issues. These issues will be published In May (regular issue), September (special issue) and December (regular issue).
Acceptance of articles for our special issue and our regular issue in December will begin on March 15.
Only articles within the scope of the file will be included in our special issue.
Thank you for your attention.