Geleneksel tıp, alternatif tıp, halk tıbbı, halk sağaltmacılığı ve folklorik tıp gibi isimlerle anılan halk hekimliği; hastalıkları önlemek veya tedavi etmek amacıyla uygulanan geleneksel tedavi yöntemlerinin tamamıdır. Türk halk hekimliğinin geçmişi Şamanizm’e dayanır. Eski Türklerde halk hekimliği uygulamaları birtakım olağanüstü güçleri olduğu düşünülen şaman veya kam olarak adlandırılan kişiler tarafından yürütülmüştür. İlk şamanlar genellikle kadınlardır ve bu şamanlar güçlerini Umay Ana'ya dayandırmışlardır. Kadın şamanlar birçok vasıfları yanında hastaları tedavi etmişler, özellikle doğum anında etkin rol oynamışlardır. İslamiyet’in kabul edilmesi ile birlikte kamlara atfedilen kutsallık ortadan kalkmış ve şamanların yerini evliyalar, köy ebeleri, hocalar, hekimler ve ocaklar almıştır. Bugün Anadolu’da hastalıkları tedavi eden kadın ocaklar, kadın şamanların bir devamı niteliğindedir. Ayrıca ilkel dönemlerde şaman olsun veya olmasın kadınlar çocuğunu ve eşini tedavi eden, yaşlılara bakıp iyileştiren ilk hekimlerdir. Kadın, sahip olduğu eş ve anne statüsüyle aile bireyleriyle yakından ilgilenmiş onların bakımını ve tedavisini üstlenmiştir. Geleneksel tıbbın kolay erişilebilir ve ekonomik olması, ev ortamında uygulanabilmesi ve alternatif bir tedavi içermesi kadınları geleneksel tıbba yöneltmiştir. Her fırsatta geleneksel tıbbı kullanan kadın, geleneksel tıbbın kuşaktan kuşağa aktarılmasında önemli bir aracı olmuştur.
Türk ocaklık geleneğinde; İslami kültüre, örf ve âdetlere bağlı olarak kadın hastalara genellikle kadın ocaklar bakmıştır. Özellikle adet düzensizliği, kısırlık, hamilelik, rahim kayması ve doğum gibi kadını ilgilendiren rahatsızlıkları; bebekler ve çocuklarla ilgili hastalıkları kadın ocaklar sağaltmışlardır. Anadolu’da devam eden kırklama, aydaşlık, darama, alazlama, bakır basması, bulgur püskürtmesi, kısırlık, gelincik vb. ocaklar kadın sağaltıcılar tarafından sürdürülmektedir. Ayrıca her iki cinsten ocağın sağalttığı rahatsızlıklarda tedaviyi erkek ocağın sağaltması uygun görülmemişse aynı ocağın kadın temsilcisi sağaltmayı gerçekleştirmiştir. Tedavi esnasında kullanılan bazı araç ve gerekçelerde cinsiyet unsuru söz konusu olmuş, bu da tedaviyi yapacak kişinin belirlenmesini sağlamıştır. Kadın ocaklar tedavileri esnasında, “el benim elim değil, Fatıma Anamızın eli” diyerek Hz. Fatıma’nın adından güç almışlardır. Kadın ocakların bu pratikleri Fatma Ana’nın koruma, kurtarma, bolluk, bereket ve uğur getirme, şifa verme inancına dayanmaktır.
Ocaklık geleneğinin önemli gereklerinden biri olan el verme/el alma ritüelinde de cinsiyet ayrımı söz konusudur. Bazı istisnai durumlar olsa da genel olarak kadın ocaklar hemcinslerine erkek ocaklar da kendi hemcinslerine el vermişlerdir. Bu doğrultuda kadın ocaklar kendinden sonra ocaklığı devam ettirmesi için kızlarına, kardeşlerine, gelinlerine ya da kız torunlarına el vermişlerdir. Ayrıca ocaklık geleneğiyle ilgili yapılan çalışmalarda ocaklık geleneğini devam ettirenlerin çoğunlukta kadınlar olduğu tespit edilmiştir. Dolayısıyla kadın ocaklar sayı olarak erkeklerden daha fazladır. Kadın ocakların yanı sıra Anadolu’da çocuğu olmayanlara ve hamile kadınlara tedavi uygulayan kadın sağaltıcılardan biri de ebelerdir. Kırsal kesimlerde kadın ve bebek sağlığı için önem taşıyan ebeler, geleneksel tıptan modern tıbba aktarılarak ebelik mesleğinin ilk icracıları olmuştur. Ayrıca kadınların şifacılık vasfı ve hekimlik yönü; masal, halk hikâyesi, efsane gibi halk edebiyatı ürünlerine de konu olmuştur.
Bu çalışmada literatür taraması yapılarak Anadolu’da ocaklık geleneğini devam ettirenlerin cinsiyetleri irdelenmiş ve Anadolu ocaklık geleneğinde kadınların icra ettikleri ocak türleri belirlenmiştir. Kadın ocakların Umay Ana'ya ve Hz. Fatıma'ya kadar uzanan geçmişi göz önüne alınarak Anadolu halk hekimliği içinde kadının yeri ve önemi ortaya konulmuştur. Ayrıca Türk halk hekimliği içinde kadınları belirleyici kılan hususlar değerlendirilmiştir. Kadınların sağalttıkları ocaklardan ve buralarda uyguladıkları tedavi yöntemlerinden söz edilmiştir.
Çalışmada etik kurul raporuna ihtiyaç yoktur
yok
yok
Folk medicine, which is known as traditional medicine, alternative medicine, folk medicine, folk healing and folkloric medicine, is all of the traditional treatment methods applied to prevent or treat diseases. Turkish folk medicine dates back to Shamanism. In ancient Turks, folk medicine practices were carried out by people called shamans or kam, who were thought to have some extraordinary powers. The first shamans were generally women and these shamans based their power on Mother Umay. In addition to their many qualities, women shamans treated the sick and played an active role especially at the time of birth. With the adoption of Islam, the sacredness attributed to kam disappeared and shamans were replaced by saints, village midwives, teachers, physicians and ocaks. Today, women ocaks treating diseases in Anatolia are a continuation of women shamans. In addition, in primitive times, women, whether they were shamans or not, were the first physicians who treated their children and spouses, cared for the elderly and healed them. Women, with their status as wife and mother, took care of their family members and undertook their care and treatment. The fact that traditional medicine is easily accessible and economical, can be applied in the home environment and includes an alternative treatment has led women to traditional medicine. Women who use traditional medicine at every opportunity have been an important intermediary in the transmission of traditional medicine from generation to generation.
In the Turkish ocak tradition; depending on Islamic culture, customs and traditions, female patients were generally cared for by female ocaks. In particular, women ocaks treated diseases related to women such as menstrual irregularities, infertility, pregnancy, uterine displacement and childbirth, and diseases related to infants and children. In Anatolia, ocaks such as kirklama, aydaslik, darama, alazlama, bakir basmasi, bulgur puskurtmesi, childlessness, gelincik etc. are continued by women healers. In addition, in diseases treated by ocaks of both sexes, if the treatment was not deemed appropriate by the male ocak, the female representative of the same ocak carried out the treatment. Some of the tools and reasons used during the treatment were gendered, which helped to determine the person who would perform the treatment. During their treatments, women ocaks took power from the name of Hz. Fatima by saying ‘the hand is not my hand, it is the hand of our Mother Fatima’. These practices of women ocaks are based on the belief that Mother Fatma can protect, save, bring abundance, fertility and good luck, and heal.
There is also a gender distinction in the ritual of hand giving/hand receiving, which is one of the important requirements of the ocak tradition. Although there are some exceptions, in general, female ocaks have given their hands to their female counterparts and male ocaks have given their hands to their male counterparts. In this respect, female ocaks gave hands to their daughters, sisters, daughters-in-law or granddaughters to carry on the ocak after them. In addition, in the studies on the ocak tradition, it has been determined that it is mostly women who continue the ocak tradition. Therefore, the number of women ocaks is higher than that of men. In addition to women ocaks, midwives are one of the female healers who treat childless and pregnant women in Anatolia. Midwives, who are important for women's and infant health in rural areas, were the first practitioners of the midwifery profession by transferring from traditional medicine to modern medicine. In addition, women's healing qualities and physician aspect have also been the subject of folk literature products such as fairy tales, folk tales and legends.
In this study, the gender of those who continue the ocak tradition in Anatolia was analysed through a literature review and the types of ocaks performed by women in the Anatolian ocak tradition were determined. The place and importance of women in Anatolian folk medicine has been revealed by considering the history of women hearths dating back to Mother Umay and Hz. Fatima. In addition, the issues that make women decisive in Turkish folk medicine have been evaluated. The ocaks where women heal and the treatment methods they apply in these ocaks are mentioned.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 29 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |