Idealism is one of the most fundamental and basic approaches in international relations. This theory, which tracesits roots back to ancient times, gain edits main importance immediately following World War I. Although Idealism, which has been affiliated with the Wilson Principles and League of Nations, lost its importance in a very shortspace of time and remains in the shadow of Realism, it still has an effect on international relations. The theory has in particular played an important role in the emergence of international relations as an independent discipline. This paper will study the post World War I period, known as a golden era for Idealism, and how the theory has been shaped in this period
İdealizm, uluslararası ilişkiler alanındaki en köklü ve temel yaklaşımlardan biridir. Kökenleri çok eski dönemlere kadar uzanan bu yaklaşımın önem kazanması ise Birinci Dünya Savaşı sonrası döneme tekabül etmektedir. Wilson İlkeleri ve Milletler Cemiyeti ile özdeşleştirilen idealist yaklaşım, her ne kadar kısa bir sürede etkinliğini kaybedip, realist teorinin gölgesinde kalmış olsa da günümüzde de etkisini sürdürmektedir. Aynı zamanda uluslararası ilişkilerin bağımsız bir disiplin olarak ortaya çıkması noktasında, idealist yaklaşımın oldukça önemli bir yeri vardır. Bu çalışmada idealist yaklaşımın altın çağı olarak nitelendirilen Birinci Dünya Savaşı sonrası dönem ve bu dönemde idealizmin nasıl şekillendiği ele alınacaktır
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2014 |
Published in Issue | Year 2014 |
Gazi Akademik Bakış Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.