The article provides analysis of how Turkey's foreign policy, particularly in the Black Sea region, is perceived by Russian experts and official bodies. The research aims to explore the development of Turkish foreign policy and its implications for the region, employing both qualitative and quantitative content analysis to achieve this goal. The study meticulously reviews expert reports focused on Russia's foreign policy strategy development and international process analysis, alongside a comprehensive examination of scientific articles from Russian think tanks and academic scholars on Turkey's international politics and its specific stance in the Black Sea region.
The research identifies a period of strained relations between 2014 and 2015, describing Turkey's policy as unpredictable and even adventurous. However, it notes a shift towards a more favourable cooperation between Turkey and Russia from 2016 onwards, particularly in energy projects like the Turk Stream Natural Gas Pipeline and the Akkuyu Nuclear Power Plant, as well as military and technical cooperation including Turkey's acquisition of S-400 missile defence systems.
A significant concern raised by Russian scholars is the potential impact of Turkey's Istanbul Canal project on the Montreux Convention, which could adversely affect Russia's geopolitical status in the Black Sea Straits. The analysis of articles on Turkey's policy in the Black Sea region reveals inconsistencies in Russian scholars' evaluations, indicating a positive interaction period from the 2000s to 2012, followed by a negative assessment from 2014 to 2015. The research further delves into the implications of Crimea's reunion with Russia on Turkish-Russian relations, highlighting Turkey's support for the Crimean Tatars as a factor influencing its Crimea policy, which could potentially escalate tensions between the two countries.
The study concludes that the Russian expert community and state structures perceive a lack of strategic understanding in Turkey's Black Sea policy, which could lead to significant geopolitical consequences for Russia. It emphasizes the situational cooperation in energy and military-technical fields while noting the absence of a comprehensive approach to Turkey's foreign policy ideology. The research suggests that overlooking these aspects could result in detrimental geopolitical outcomes for Russia, particularly in losing influence over Central Asia and the South Caucasus regions.
In summary, the article provides a critical assessment of Turkey's Black Sea policy from the perspective of the Russian expert community and state structures, highlighting areas of cooperation, concern, and potential geopolitical implications for Turkish-Russian relations.
Bu çalışma, Türkiye'nin özellikle Karadeniz bölgesindeki dış politikasının Rus uzmanlar ve resmi kurumlar tarafından nasıl algılandığı analiz etmektedir. Araştırma, bu amaca ulaşmak için hem niteliksel hem de niceliksel içerik analizinden yararlanarak Türk dış politikasının gelişimini ve bunun bölgeye etkilerini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmada, Rusya'nın dış politika stratejisi geliştirme ve uluslararası süreç analizine odaklanan uzman raporları titizlikle incelenmekte; ayrıca Rus düşünce kuruluşları ve akademisyenlerin, Türk dış politikası özelde Karadeniz bölgesindeki yaklaşımına ilişkin bilimsel makaleleri kapsamlı bir şekilde incelenmektedir.
Araştırmaya konu olan ve iki ülke ilişkilerinin gergin olduğu 2014 ve 2015 yıllarını kapsayan dönemde Rus uzmanlar, yorumlarında Türkiye'nin politikasını öngörülemez ve hatta maceracı olarak değerlendirmektedirler. Ancak, Rusya’da dış politika konusunda yorum yapan söz konusu uzmanlar, 2016'dan itibaren Türkiye ile Rusya arasında, özellikle Türk Akımı Doğal Gaz Boru Hattı ve Akkuyu Nükleer Santrali gibi enerji projelerinin yanı sıra Türkiye'nin S-400 savunma sistemi dâhil olmak üzere askeri ve teknik alanda daha olumlu bir işbirliğine doğru gidildiğine dikkat çekmektedirler.
Diğer yandan Rus bilim adamları, Kanal İstanbul projesinin Montrö Sözleşmesi üzerindeki olası etkisi üzerinde durmakta ve projenin, Rusya'nın Karadeniz Boğazlarındaki jeopolitik statüsünü olumsuz yönde etkileyebileceği değerlendirmesini yapmaktadırlar. Çalışmada, Rus bilim adamlarının değerlendirmelerindeki tutarsızlıklar da ortaya konmaktadır. Nitekim 2000-2012 arası dönemde söz konusu uzmanlar, Türkiye'nin Karadeniz politikasına ilişkin makalelerinde olumlu bir yaklaşım içindeyken, 2014 ve 2015 uçak krizi döneminde çalışmalarında olumsuz bir yaklaşım içine girmişlerdir.
Çalışmada ele alınan dönem açısından Rus uzman topluluğu ve devlet yapılarına ait yayınlarda, Türkiye'nin Karadeniz politikasında stratejik anlayış eksikliğine ve bu durumun Rusya için önemli jeopolitik sonuçlara yol açabileceği sonucuna varılmaktadır. Enerji ve askeri-teknik alanlarda durumsal işbirliğine vurgu yapılırken, Türkiye'nin dış politika ideolojisine yönelik kapsamlı bir yaklaşımın bulunmadığına dikkat çekilmektedir. Yine bu hususların göz ardı edilmesinin Rusya için zararlı jeopolitik sonuçlara, özellikle de Orta Asya ve Güney Kafkasya bölgeleri üzerindeki nüfuzunu kaybetmesine yol açabileceği sonucuna varılmaktadır.
Özetle çalışmada, Türkiye'nin Karadeniz politikası ve Türkiye-Rusya ilişkilerine yönelik olası jeopolitik etkilerinin, Rus uzman topluluğu ve devlet yapıları perspektifinden eleştirel bir değerlendirmesi ortaya konmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | International Relations (Other) |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | June 30, 2024 |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | April 29, 2024 |
Acceptance Date | June 25, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 10 Issue: 1 |