Eurasianism, which is
a movement of idea that emerged in time of crisis in Russia, gained influence
in the Russian political thought at the end of the 1980s, when the USSR began
to give signs of collapse. This understanding, which is called as New
Eurasianism, has started to be mentioned with Alexander Dugin, who has made his
voice heard outside of Russia and who has ability to direct Russian political
elite. Essentially, Dugin’s idea of Eurasianism is based on the competition
between “land” and “sea” powers, which he borrowed from Mackinder. Dugin, who
claims that this competition has came into existence in the rivalry between Russia
and the USA today, has argued that the formation of a Eurasian Empire, where
Russian Empire take place in its center, is vital to gain the upper hand in
this struggle. Although Dugin pointed out that Turkey was an important threat
to Eurasianism project in his book titled as “Russian Geopolitics”, which he wrote
at the end of 1990s, he has begun to mention to include Turkey to Eurasianism
as a partner in the following process. However, historical geopolitical
competition between the two countries, which expressed repeatedly by Dugin
himself, stands as an obstacle in front of this partnership.
Rusya’da kriz dönemlerinde ortaya çıkan bir
fikir akımı olan Avrasyacılık, SSCB’nin yıkılma emareleri vermeye başladığı
1980’lerin sonunda yeniden Rus siyasal düşünce hayatında etkinlik kazanmıştır.
Yeni Avrasyacılık olarak adlandırılmaya başlanan bu anlayış, gerek yaptığı
yayınlarla sesini Rusya dışında da duyuran, gerekse Rus politik elitlerine
yakınlığı nedeniyle yönlendiriciliği de bulunan Aleksandr Dugin ile anılmaya
başlanmıştır. Esasen Dugin’in Avrasyacılık düşüncesi, Mackinder’den ödünç
aldığı “kara” ile “deniz” güçleri arasındaki rekabete dayanmaktadır. Günümüzde
bu rekabetin Rusya ve ABD’de vücut bulunduğunu iddia eden Dugin, bu mücadelede
üstünlük sağlamak için merkezinde Rus İmparatorluğu’nun yer aldığı bir Avrasya
İmparatorluğu’nun teşkilinin gerekliliğinden söz etmektedir. Bu noktada, 1990’ların
sonunda kaleme aldığı “Rus Jeopolitiği” adlı kitabında, Türkiye’yi bu projeye
yönelik önemli bir tehdit olarak gördüğünü söylese de, takip eden süreçte
Türkiye’yi bir ortak olarak Avrasyacılığa dâhil etmekten dahi söz etmeye
başlamıştır. Ancak iki ülke arasındaki, kendisinin de defaten ifade ettiği,
tarihsel jeopolitik rekabet, bu ortaklığın önünde bir engel olarak durmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 8, 2019 |
Submission Date | January 6, 2019 |
Published in Issue | Year 2019 Volume: 15 Issue: 31 |