Türkiye’de üniversiteler öğretim üyeleri üzerinden sadece nicelik bakımından değerlendirilirken, nitelik değerlendirmesi sadece öğrenciler üzerinden yapılmaktadır. Değerlendirmeler hep batıdan alınan ölçütlere göre kültürümüzün nitelikleri işin içine katılmadan mekanik olarak uygulamaya konulmaktadır. Bu süreçte batının öğretim üyeleri ile ilgili nitelik kontrolü maalesef Türkiye sınırlarından içeriye girememektedir. Hal böyle olunca her türlü yükseköğretim nitelik artırma uğraşıları öğrenci ve araştırma görevlilerinin niteliklerini artırmaya devam edilmekte ama bir türlü istenen nitelik sağlanamamaktadır. Hâlbuki bir eğitim kurumunda öncelikle başta olanların niteliklerinin artması ve bunun alt tarafta bulunanlara yansıması ile toptan nitelik iyileşmesi dinamiği ortaya çıkmalıdır. Türkiye’mizde toptan nitelik değil aşağıdakilerin niteliklerinin artırılması düşünülerek bütün plan, proje ve eğitim düzeneklerinin yukarıdakilerin niteliklerine bakmaksızın yapılmasına çalışılması sonucunda fazlaca yol alınamamaktadır. Bu durumun ürünü olarak Türkiye üniversitelerinde yapılan yüksek lisans ve doktora çalışmaları uluslararası yansımalar sağlayamamaktadır. Türkiye gençlerini fazlaca ve plansızca özellikle Amerika Birleşik Devletleri’ne göndererek bu açığını kapatacağını sanmaktadır. Ancak oralardan gelip de akademik unvanlara tırmananların bile yaptırdıkları yüksek lisans ve doktora tezleri uluslararası nitelik kazanamamaktadır. Bunun tek sebebinin hep öğrenci niteliğinin düşüklüğü olduğu otoritelerce savunulmaktadır. Bu yazıda bunun öğrenci niteliğinden değil aslında yurt dışında eğitim almış olsa bile öğretim üyesi ve akademisyenlerden kaynaklandığı üzerinde durulacaktır. Yüksek lisans ve doktora çalışmalarının uluslararası nitelik kazanamamasının esas sebebi akademisyen kalitesinin sadece akademik terfilere bağlanmış olması, terfilerin şekil olarak bilimsel görünmesine rağmen uygulamada çoğunlukla bilim dışı ölçütlerin ve yerine göre dünya görüş, çıkar ve ahbap-çavuş ilişkilerinin rol oynadığına değinilecektir. Bu tür ilişkiler bilimsel gelişmelere engel teşkil etmektedir
In Turkey, while academic staff is assessed quantitively, assessment on quality takes place only about students.evaluations are always applied mechanically through western standards without considering our cultural qualities. In this process, the staff member quality standards of Western countries stay outside theTurkish boundarie. Therefore, with every attempt to increase the quality of higher education, students’ and research asisstants’ quality is improved but the aimed quality is never realised. In fact, the quality improvement in an institution should start from the top so that the reflections of this improvement should be seen in those under their and total quality augmentation Dynamics should arise. InTurkey, instead of total quality, the quality of the lower level workers is thought to be improved and not much is realised as a result of performing all the plans, projects and educational settings without considering the quality of higher ranking academicians. As a consequence of this mentioned situation masters and Ph. D.thesis done in Turkish universities can not provide reflections in international domain. Turkey thinks to compensate the gap by sending its youngsters in an unplanned manner to especially the USA. Even the M.Sc. and PH.D. thesis supervised by those who were educated in the USA and got academic titles there can not gain international quality. By the authorities, the sole reason for this is always clamied to be the inquality of the students. In this study it will be focused that the reson for this problem does not take it’s source from the quality of the students but the academic staff eventhough they were educated abroad. It will also be mentioned that the main reasons why the masters and Ph.D. thesis can not gain an international quality are the quality of the academicians is only linked to the academic promotion and eventhough in theory the promotions appear to be scientific , in practice they are usually out of scientific scale such as the philosophy of life of the academician, personal advantage and friendly relations. These sort of relations constitute obstacles in front of scientific developments
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | April 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Issue: 1 |