Vekâlet sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 502. maddesinde,
“vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği
sözleşme” olarak tanımlanmıştır. Sözleşme, tarafların karşılıklı güvenine
dayanan bir sözleşmedir. Tarafların sözleşmeden doğan karşılıklı
borçlarına baktığımız zaman, vekilin özen borcunun özel öneme sahip
olduğunu görebiliriz. Vekâlet sözleşmesi ile vekile yüklenen özen borcunu,
sözleşme ile üstlendiği işi vekâlet eden yararına sonuç doğurmasına gayret
göstererek ifa etmesi ve müvekkil açısından zarar doğuracak her türlü
davranış ve fiilden kaçınması şeklinde tanımlayabiliriz. TBK m. 506/III
hükmü “Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde,
benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi
gereken davranış esas alınır” demek suretiyle, özen yükümlülüğünün
çerçevesini çizmiştir. Nitekim Yargıtay da vekâlet sözleşmelerinde özen
borcunun önemine vurgu yapmakta ve sadakat ve sır saklama, vekâlet
edenin yararına iş görme ve menfaatini gözetme gibi hususları özen
borcuyla ilişkilendirmektedir. Vekilin özen borcuna aykırı davranışları,
borcun ifasına aykırılık oluşturacaktır. Çalışmamızda vekilin özen borcu
ve özellikle basiretli vekil kavramı konusu incelenmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 17 Mayıs 2020 |
Kabul Tarihi | 17 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 6 Sayı: 1 |
All site content, except where otherwise noted, is licensed under a Creative Common Attribution Licence. (CC-BY-NC 4.0)