Öz
2011’den bu yana iki milyondan fazla Suriyeli sığınmacı Türkiye’ye gelmiş
ve bu sığınmacıların önemli bir kesimi büyük şehirlerin kenar mahallelerine
yerleşmiştir. Bu gelişmeyle sığınmacıların ulusal ve yerel medyada
nasıl temsil edildiğinin, Türk vatandaşlarının yeni komşularına ilişkin
algılarında belirleyici olduğu varsayımı ile Türkiye’de akademisyenler
sığınmacıların ulusal ve yerel medyada nasıl temsil edildiklerine özel
bir önem atfetmişlerdir. Sığınmacıların medyada temsilini konu alan
ve genellikle içerik ve söylem analizi yöntemleriyle gerçekleştirilen bu
akademik çalışmalar ırkçı olmasa da, ayrımcı ve dışlayıcı tutumların çok
yaygın olduğunu ortaya koymuştur. Ne var ki, bu medya içeriğinin Suriyeli
sığınmacılara ilişkin kişisel algılara nasıl yansıdığına ilişkin bir bulgu
ortaya konmamıştır. Bütünleşik çerçeve analizine dayanan bu çalışma,
Suriyeli sığınmacılar konusunu bir örnek vaka kabul ederek medya
mesajlarının değerleri, algıları, değerlendirmeleri ve tutumları belirgin
biçimde etkileyip etkilemeyeceği sorgulanmaktadır. Bu amaçla Likert
ölçeği ile yanıtlanması istenen anket formu deney ve kontrol gruplarındaki
tutumların karşılaştırılması için uygulanmıştır. Deney grubu, Save the
Children UK için Don’t Panic London tarafından hazırlanan 90 saniyelik
“Most Shocking A Day” videosunu izledikten sonra anket sorularını
cevaplamıştır. Video üçüncü yıldönümünde Suriye iç savaşı hakkında
farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır. Sözcüklerden çok görüntüler
üstüne kuruludur. Deney grubunda yer alan üniversite öğrencilerinin
tutumlarının kontrol grubundakilere göre çok daha hoşgörülü ve empatik
olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırma medya mesajlarının etkisini ortaya
koyarak mevcut ayrımcı söylemi zayıflatmak amacıyla sosyal reklama
başvurulması gerekliliğine işaret etmektedir.