Meşrutiyet dönemiyle birlikte Gayrimüslimler elde ettikleri siyasi haklarla Osmanlı yönetim kademelerinde belirleyici bir konuma yükselirler. Bu kesim içerisinde Rumlar, siyasette daha etkin ve aktif rol oynar. Rum toplumu içinde Kozmidi Efendi, Osmanlıcılık düşüncesini içselleştiren argümanlar kullanırken onun Patrikhane/Yunan Devleti gölgesinde siyaset yaptığı iddiaları paradoksal bir durum teşkil eder. Dini ritüellere bağlılığı/düşkünlüğü parlamento hayatının önüne geçer. Millet iradesinin tecelli etmesinin önündeki en büyük engel olarak padişah otoritesini görür. İttihat ve Terakki listesinden meclise girmesine karşın bu oluşuma yönelik muhalefeti göze çarpar. İslami esaslara göre yönetilen Osmanlı Devleti’nin Hristiyanlığın esaslarına vakıf olamayacağı düşüncesinden hareketle mezheplerin işleyişiyle ilgili tasarrufta bulunmasını sağlıklı bir adım olarak görmez. Kiliseler Kanunu tartışmalarında siyaset kurumundan ziyade yargı kurumlarının belirleyici olmasını daha doğru bir yaklaşım olarak okur. Kiliselerin kontrolünün/tasarruf hakkının toplumda ağırlığı olan ve tarihsel süreçte önemli roller üstlenen cemaatlere verilmesi gerektiğini söylemekten çekinmez. Sonuç olarak kiliselerin otoritesinin Rum cemaatinde olması gerektiğini savunur. Kozmidi Efendi’nin mecliste izlediği politik çizginin/tavrın Rum siyasetine mi Osmanlı siyasetine mi yakın olduğunu anlamaya/anlamlandırmağa çalışacağız.
With the Second Constitutional period, non-Muslims rose to a decisive position in the Ottoman administration with the political rights they obtained. Among this group, the Greeks play a more active and active role in politics. While Kozmidi Efendi uses arguments that internalize the thought of Ottomanism within the Greek society, the allegations that he is engaged in politics in the shadow of the Patriarchate/Greek State constitutes a paradoxical situation. His devotion to religious rituals takes precedence over parliamentary life. The sultan sees his authority as the biggest obstacle to the manifestation of the will of the nation. Although he entered the parliament from the list of Union and Progress, his opposition to this formation is striking. Considering that the Ottoman Empire, which was governed by Islamic principles, would not be able to know the principles of Christianity, he did not see it as a healthy step to make decisions about the functioning of the sects. He reads it as a more correct approach to have judicial institutions rather than the political institution in the discussions of the Law of Churches. He does not hesitate to say that the control/right to save the churches should be given to the communities that have a weight in the society and play an important role in the historical process. As a result, he argues that the authority of the churches should be in the Greek community. We will try to understand/make sense of whether the political line/attitude followed by Kozmidi Efendi in the parliament is close to Greek or Ottoman politics.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Late Modern Ottoman History |
Journal Section | Orjinal Makale |
Authors | |
Publication Date | November 30, 2023 |
Submission Date | June 20, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 7 Issue: 2 |
Içtimaiyat is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).
Instagram: @tvictimaiyat