Bu çalışma 21. yüzyılda Türkiye’nin kentlerinde belirginlik kazanan mekânsal ayrışmanın nasıl derinleştiğini sorgulamaktadır. Sınıfsal farklılaşmalara nesnel görünümler kazandıran bir olgu olarak mekânın ayrışma biçimi, kent araştırmalarında ya nesnel ya da öznel süreçler ele alınarak değerlendirilmiş, ilişkisel bir yaklaşım geliştirilmemiştir. Son dönem kent çalışmaları arasında öne çıkan Fransız sosyolog Pierre Bourdieu’nün ilişkisel sosyolojik tasavvurunu benimseyen neo-Bourdieuyen yaklaşım ise kentsel eşitsizliklerin oluşumunda yapısal süreçlerin kombinasyonuyla sınıfsal pratikler arasında ilişkisel bir yaklaşım geliştirilmesi gerektiğini ileri sürmektedir. Buradan yola çıkarak, neo-Bourdieuyen yaklaşımı benimseyen bu araştırma, Bursa’da 19. yüzyılın son döneminden bugüne mekânsal statünün değişen coğrafi yönünü, farklı dönemlerde kente hakîm olan ilke ve mekanizmaları ele alarak değerlendirmektedir. Bursa kent alanında mekânsal ayrışmanın oluşumunda etkili olan ilkeler arasında, toplumsal sınıflar arasında ayrım üreten iktidar pratiklerinin olduğu; işgücü ve konut piyasaları arasındaki eşbiçimliliğin ise toplumsal sınıfların mekânsal dağılımına aracılık eden mekanizmalar arasında olduğu savunulmaktadır. Çalışmanın sonuçları, toplumsal sınıfların mekânsal pratikleri, planlama politikaları ve konut üretim sektörleri arasındaki etkileşimin kentsel ayrışma deseninin oluşumunda etkili olduğunu göstermektedir.
Ayrım neo-Bourdieuyen kent yaklaşımı işgücü piyasaları orta sınıflar
This study questions how the spatial segregation that has become evident in Turkey's cities in the 21st century has deepened. The segregation of spatial as a phenomenon that gives objective appearances to class differentiations has been evaluated in urban studies by considering either objective or subjective processes, and a relational approach has not been developed. The neo-Bourdieusian approach, which is prominent among recent urban studies and adopts the relational sociological conception of French sociologist Pierre Bourdieu, argues that a relational approach should be developed between the combination of structural processes and class practices in the formation of urban inequalities. Thus, adopting a neo-Bourdieusian approach, this research evaluates the changing geographical aspect of spatial status in Bursa from the late 19th century to the present day by addressing the principles and mechanisms that dominated the city in different periods. It is argued that among the principles that are effective in forming spatial segregation in the Bursa urban area are the power practices that produce distinction between social classes, while the homology between labour and housing markets are among the mechanisms that mediate the spatial distribution of classes. The study results show that the interaction between the spatial practices of social classes, planning policies and housing production sectors is effective in forming urban segregation pattern.
Distinction neo-Bourdieusian urban approach labour markets middle classes
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kent Sosyolojisi ve Toplum Çalışmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 6 Ocak 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 8 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 22 Kasım 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 16 Sayı: 46 |