Ibn 'Arabī is one of the most frequently cited scholars in the field of theoretical Sufism, especially the idea of waḥdat al-wujūd. His contributions to the science of Sufism and his influence on his successors cannot be denied. This original attitude of his in the field of Sufism necessitates an examination of whether his thought in the field of fiqh was also original. For, although he is considered an authority in the field of Sufism, he also spent serious time in the field of fiqh and gave long explanations. Since the discipline of fiqh is broadly defined as “knowing the sharī'ah rulings”, exploring Ibn 'Arabī's theory of ruling will make significant contributions to our understanding of his thought on fiqh. This study seeks to answer several key questions: Does Ibn ʻArabī regard rulings as rooted in divine revelation (sharīʻah) or in rationality (ʻaql)? Does he categorize mubāḥ and ibāḥa aṣliyya as part of sharīʻah rulings? Are there cases, in his view, where legal responsibility (taklīf) does not apply? Lastly, does he attribute the authority to declare acts ḥalāl or ḥarām to the head of state? Thus, this study will contribute to the debate on whether he was shared affinities with al-Ẓāhirī and Ahl al-Hadīth in terms of fiqh thought. As far as we can determine, Ibn 'Arabī follows the general approach of Sunnī thought in the theory of aḥkām. However, he does not resort to ijtihād and qiyas frequently and argues that the aḥkām should not be multiplied, but that one should adhere to the letter of the Qur'ān and Sunnah and limit the proposal. In this context, it can be said that he is shared affinities with the Ẓāhirīs. He emphasized that frequent recourse to ijtihad would impose additional obligations on the ummah, which would be incompatible with the Prophetic practice. In addition, he does not accept ibaḥā al-asliyyah as a sharī'ah ruling but considers it as a first principle and argues that the offer is not abrogated in any case. Nevertheless, it can be said that he included some original explanations by stating that, according to him, the aḥkām existed before prophethood and that revelation just came to confirm the already existing aḥkām.
İbn Arabî vahdet-i vücûd düşüncesi başta olmak üzere nazarî tasavvuf açısından kendisine en çok atıfta bulunulan âlimlerin başında gelmektedir. Onun tasavvuf ilmine katkıları ve halefleri üzerindeki etkisi inkâr edilemez. İbn Arabî’nin tasavvuf alanındaki bu özgün tutumu onun fıkıh alanındaki düşüncelerinde de özgünlük olup olmadığı sorunsalını beraberinde getirmektedir. Bu nedenle onun fıkha dair düşüncelerinin incelenmesi gerekmektedir. Zira kendisi tasavvuf alanında otorite kabul edilse de fıkıh alanında da ciddi mesai harcamış ve fıkha dair uzun uzun açıklamalara yer vermiştir. Fıkıh disiplini geniş anlamda “şerʻî hükümleri bilmek” şeklinde tarif edildiğinden İbn Arabî’nin hüküm teorisini ortaya koymak onun fıkıh düşüncesini anlamamıza önemli katkılar sunacaktır. Bu çalışmada onun hüküm teorisi bağlamında hükümleri şerʻî mi aklî mi gördüğü, mubâhı ve ibâha-i asliyyeyi şerʻî hüküm görüp görmediği, onun açısından hükümsüzlük durumunun mevcut olup olmadığı, son olarak devlet başkanın helâl ve haram koyma yetkisine sahip olup olmadığı üzerinde durulacaktır. Böylece bu çalışma, fıkıh düşüncesi açısından onun, Zâhirî ve Ehl-i hadîse yakın olup olmadığına dair tartışmaya da katkı sunmuş olacaktır. Tespit edebildiğimiz kadarıyla İbn Arabî, hüküm teorisinde Sünnî düşüncenin genel yaklaşımına sahip biridir. Ancak ictihada ve kıyasa sıkça başvurup hükümlerin fazlalaştırılmasından ziyade nasların zâhirine bağlı kalınması ve teklifin sınırlı olması gerektiğini savunur. Bu bağlamda Zâhirîler’e yakın bir tutum sergilediği söylenebilir. O, ictihada sıkça başvurmanın ümmete ek yükümlülükler getireceğini, bu durumun ise nebevî uygulamaya uygun düşmeyeceğini vurgular. Ayrıca ibahâ-i asliyyeyi şerʻî bir hüküm kabul etmeyip ilke olarak değerlendirdiği ve teklifin hiçbir durumda kalkmadığını savunduğu görülür. Bununla birlikte o, hükümlerin nübüvvet öncesinde mevcut olduğunu ve vahyin mevcut olan hükümleri sadece pekiştirmek için geldiğini belirtir. Bu ve benzeri yaklaşımlarıyla İbn Arabî’nin, eserlerinde hüküm teorisine yönelik özgün bazı açıklamalara yer verdiği söylenebilir.
Çalışmamı baştan sona okuyarak katkı sunan Sayın Doç. Dr. Mansur KOÇİNKAĞ’a katkılarından dolayı teşekkür ederim.
| Primary Language | Turkish |
|---|---|
| Subjects | Islamic Law |
| Journal Section | Research Articles |
| Authors | |
| Publication Date | June 30, 2025 |
| Submission Date | January 23, 2025 |
| Acceptance Date | June 25, 2025 |
| Published in Issue | Year 2025 Issue: 45 |