Son yıllarda çeşitli gerekçelerle önemini yitiren konkordatonun yeniden canlandırılması için 7101 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’nun konkordatoya ilişkin hükümlerinde bazı değişiklikler yapılmıştır. Yapılan değişikliklerden birisi de, kesin mühletin rehinli alacaklılar bakımından sonuçlarının ayrı bir maddede (İİK m 295) düzenlenmesidir. İcra ve İflâs Kanunu’nun 294. maddesinin birinci fıkrasına göre, kesin mühlet içinde borçluya karşı kural olarak hiçbir takip işlemi yapılamaz ve daha önce başlamış olan takiplere devam edilemez. Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip bakımından ise durum farklıdır. Zira Kanun’un 295. maddesinin birinci fıkrasına göre, konkordato mühleti sırasında rehinle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. 7101 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önce, bu konuda İcra ve İflâs Kanunu’nda benzer bir hüküm yer almaktaydı (İİK m 289). Bununla birlikte, yeni maddede düzenlenen rehinli malın satış yasağının 7101 sayılı Kanun ile değiştirilen diğer maddeler çerçevesinde incelenmesi gerekir. Çalışmada konkordato süreci bakımından önemli sonuçları bulunan konkordato mühleti içinde rehinli malın paraya çevrilmesi yasağı incelenmiştir. Söz konusu yasak; yasağın amacı, yasağın geçerli olduğu zaman dilimi ve kişi bakımından kapsamı yönleriyle ele alınmıştır. Yasağın kişi bakımından kapsamı incelenirken özellikle konkordato borçlusu lehine üçüncü kişinin malvarlığı üzerinde rehin tesis edilmesi durumunda, satış yasağının üçüncü kişiye ait rehinli mal bakımından geçerli olup olmadığı meselesi üzerinde durulmuş ve bu konuda Türk ve İsviçre hukukundaki görüşler değerlendirilerek bu yasağın üçüncü kişiye ait rehinli mallar açısından da mevcut olduğu sonucuna varılmıştır.
Yazar bu çalışma için finansal destek almadığını beyan etmiştir.
To revitalize the concordat process which has lost its importance for various reasons in recent years, some amendments have been made in the provisions of the Turkish Code of Enforcement and Bankruptcy (IIK) by Law No 7101. One of the amendments is to regulate the results of the definitive period in terms of pledged creditors in a separate article (Article 295 of the Turkish IIK). Under the first paragraph of Article 295 of the Turkish Code of Enforcement and Bankruptcy, pledges may initiate debt collection by realising pledged property during the definitive period; but no protection measures can be taken and the sale by auction of the pledged property cannot be realized. Prior to the amendment to Law No 7101, a similar provision was included in the Turkish Code of Enforcement and Bankruptcy Law. However, the prohibition on the sale by auction of pledged goods issued in the new article should be examined within the framework of other articles amended by Law No 7101. In this study, the prohibition of the sale by auction of pledged goods within the definitive period is examined, which has important results in terms of the concordat process. In this study, the purpose and scope of prohibition are taken into consideration in terms of the time period. When considering the scope ofprohibition in terms of a person, especially in the case of pledge on the assets of the third party in favor of the concordat debtor, the issue of whether the prohibition of auction by sale applies to the pledged property of the third party was discussed and the opinions of Turkish and Swiss jurists were evaluated. As a result of this study, it was concluded that prohibition also exists for the third party pledged goods.
Pledge Debt collection by Realising pledged property Concordat period Pledge on the assets of the third party
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 78 Issue: 1 |