This article aims to examine collective labor agreement autonomy, the principle of equality, and state personnel regime pursuant to a decision the Constitutional Court settled in 2017. This decision involved collective labor agreement autonomy. However, in this article is not interested in criticizing the decision but in putting out an in-depth analysis of collective labor agreement autonomy as a Constitutionally covered right. As this decision has presented inequality among state personnel, it has also put forth the need for fundamental change in Turkey’s thoroughly minced state personnel regime. As this decision shows, the state personnel regime helps neither the State nor its employees, but instead outputs unconstitutionality. This causes inequality, a breach in labor peace and public interest, and therefore a breach in public order as well. The starting point of this article is this decision of the Constitutional Court. However, this article also puts forward that the state personnel regime causes many problems in areas such as collective labor agreement, voluntary collective labor bargaining, and equality. The decision indicates how the Constitutional Court stretches its own audit principles in order to preserve public income. With this decision, the Constitutional Court first broadened the limitations over the fundamental right of collective labor agreement autonomy and then breached the principle of proportionality.The Court additionally breached the requirements for limiting a fundamental right in a democratic society. This viewpoint of the Court indicates the dilemma found within their charge of protecting public sources while breaching a fundamental right prescribed in the Constitution. This also shows the inequality that exists among state personnel. In this scope, the decision is criticized and this leaded some changes to the state personnel regime.
Keywords Unconstitutionality Equality Collective Labor Agreement Autonomy Voluntary Collective Labor Bargaining Proportionality
Çalışmamızda Anayasa Mahkemesinin (AYM), Sayıştay 3. Dairesi’nin başlattığı somut norm denetimi (itiraz yolu) üzerine 2017 yılında toplu iş sözleşmesi özerkliğiyle ilgili vermiş olduğu karar çerçevesinde “toplu iş sözleşmesi özerkliği”, “eşitlik ilkesi” ve “devlet personel rejimi” değerlendirilecektir. Amacımız, söz konusu kararı tartışmaktan ve bir karar incelemesi ortaya koymaktan ziyade, karardan yola çıkarak toplu iş sözleşmesi özerkliği konusunu incelemektir. Bu kararın ortaya çıkardığı sonuçlardan biri de aynı statüde çalışanların arasında yaratmış olduğu hak ve menfaat farklılığıdır. Bu da bize uzun yıllardır ülkemizde tartışılan, ancak bir türlü hayata geçirilmeyen devlet personel rejimindeki köklü değişikliklerin artık yapılmasının zorunluluk arz ettiğini çarpıcı mahkeme kararı üzerine ortaya koymaktadır. Zira tabir-i caizse “yamalı bohça” haline gelmiş olan devlet personel rejimi artık ne devlete ne de kamuda çalışanlara yarar sağlamakta, aksine anılan mahkeme kararında olduğu gibi, birçok Anayasal hakkın dahi ihlal edildiği algısı yaratmakta veya bu hakları ihlal etmektedir. Bu durumun en somut sonucu ise çalışanlar arasında eşitsizliğin oluşması ve dolayısıyla çalışma hayatında huzursuzluk yaratarak çalışma barışının bozulması ve en nihayetinde kamu yararının ve kamu düzeninin ihlal edilmesidir. Çalışma konumuzun çıkış noktası Anayasa Mahkemesi’nin anılan kararı olmasına rağmen, bu çalışma, özellikle devlet personel rejiminin; toplu iş sözleşmesi özerkliği, serbest toplu pazarlık ve eşitlik ilkesi açısından yarattığı sorunları ortaya koymakta ve Anayasa Mahkemesi’nin, kamu bütçesinin korunması amacıyla denetim ölçütlerini esnekleştirmesini eleştirmektedir.
Anayasa’ya Aykırılık Eşitlik Toplu İş Sözleşmesi Özerkliği Serbest Toplu Pazarlık Ölçülülük
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | July 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 80 Issue: 2 |