II. Dünya Savaşı’nda yaşanan acı tecrübelerin ardından, insan hakları egemen devletlerin iç işlerini ilgilendiren bir mesele olmaktan çıkartılarak, uluslararası hukukun bir konusu haline gelmiştir. Bu durum, insan hakları ihlallerine devletler üstü yaklaşımı ve küresel çözümleri beraberinde getirmiştir. İnsan haklarının korunması hedefiyle yola çıkan yeni dünya düzeni, küresel ve bölgesel ölçekli uluslararası örgütler oluşturmuştur. Bu sistemin birer parçası olarak egemen devletler, yeni dünya düzenin hayata geçirilebilmesi için pozitif yükümlülük olarak kavramsallaştırılan belli sorumluluklar üstlenmiştir. Yerel düzlemde bir adaptasyonu gerekli kılan pozitif yükümlülük, klasik egemenlik anlayışında önemli bir kırılmayı meydana getirmiştir.
Following the painful experiences in World War II, human rights have become a matter of international law by removing them from being an issue that concerns the internal affairs of sovereign states. This brought about a trans-state approach to human rights violations and global solutions. The new world system, which set out with the aim of protecting human rights, has created global organizations on a global and regional scale. The sovereign states that are part of this system assume certain responsibilities that are conceptualized as positive obligations for the realization of the new order. The positive obligation that requires an adaptation at the local level has caused a significant break in the understanding of classical sovereignty.
Positive Obligation Classical Sovereignty New World Order United Nations Council of Europe. Positive Obligation, Classical Sovereignty, New World Order, United Nations, Council of Europe.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Araştırma Makaleleri |
Authors | |
Publication Date | March 31, 2022 |
Submission Date | November 26, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 39 |