Bilginin imkânı ve mahiyetine dair sorgulamalar, felsefe tarihi kadar
eskidir ve bu yüzden de bilgi felsefesi her dönem felsefenin en temel ve ilgi
çekici alanlarından olmuştur. Antikçağ’da şüpheciler ve sofistlerin
açıklamaları, bilginin mümkün olduğuna dair verilebilecek olumlu yanıtları
birtakım problemlerle baş başa bırakmıştır. Bu açıklamaların ontolojik ve
aksiyolojik problemleri de beraberinde getirdiğini gören Sokrates ve Platon
gibi birçok filozof bilginin ya da bilme ediminin mümkün olduğunu kanıtlamaya
çalışmışlardır. Özellikle Platon’un Theaetetos
diyalogundaki açıklamaları, bu alanda önemli bir adım olarak
değerlendirilmiş ve literatüre diyalogun başlığından dolayı Theaetetos sorunu olarak geçmiştir.
Bahsi geçen diyalogda Platon bilgiyi gerekçelendirilmiş
doğru inanç (justified true knowledge) olarak ifade etmişti. Ancak
günümüzde Gettier yazdığı kısa
makalesi ile Platon’un bilgi tanımının yetersiz olduğunu göstermiştir. Bu
yüzden çağdaş epistemoloji, antik kuşkuculuk ve onun günümüzdeki uzantıları
yanında Gettier problemleriyle de
yüzleşmek durumunda kalmıştır. Bu makalede temelci (foundationalist) görüşün, epistemolojiye dair kuşkucu görüşü nasıl
bertaraf etmeye çalıştığı, bilgiyi nasıl tanımladığı ya da temel iddiasının
neler olduğu, kaç farklı grup altında toplanabilecekleri” gibi sorular ele
alınıp incelenecektir
: Bilgi katı temelecilik ılımlı temelcilik gerekçelendirme şüphecilik.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Aralık 2015 |
Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 4 Sayı: 2 |
İnönü Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.